Bugün siyasette, ekonomide, devlet hayatında yaşadığımız derin değişimin cevabı aslında o gecede, Türkiye'yi sarsan 15 Temmuz gecesinde saklı.
Bazı şeyler tam olarak açıklanamıyorsa sırrı o gecededir.
Henüz o gecenin çok az bir bölümünü biliyoruz.
Aysbergin görünen yüzü gibi... O gece Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'la hangi siyasiler konuştu ve ne konuştular?
Siyasilerin bir kısmı meydanlara inerken önemli bir kısmı neredeydi ve neden sokaklarda görünmediler? Devletten yerel yönetime, AK Parti'nin yüzlerce üst düzey bürokratı ve yöneticisi vardı ve onlar o gece ne yaptılar?
En önemlisi de ülkenin güvenliğini sağlamakla görevli ordunun komuta kademesinden MİT'e, Jandarma'dan Polis İstihbarat'a neler yaşandı? O gecenin karanlıkta kalan yüzü aydınlatılamadığı sürece, bu ülkede soru işaretleriyle yaşamaya devam edeceğiz. O soru işaretlerinden biri de MİT'le ilgili.
15 Temmuz öncesi de MİT'le ilgili soru işaretleri vardı ama şimdi çok daha fazla sorunun cevabı merak ediliyor. Çünkü o gecenin gündüzünde ilk darbe işaretini alan MİT'ti ve orada neler olup bittiği en azından "güven" uyandıracak kadar topluma anlatılamadı.
Başbakan Binali Yıldırım'ın daha ilk günlerde yaptığı şu tespitler de bunu doğruluyor:
"Bana MİT'in naklettiği şu: Bir binbaşı önemli bir bilgi için MİT'e gelmek istiyor. Erken geliyor. Saat 15.00 civarında kabul ediliyor. Kabul edilince, 'Ben izindeydim, beni geri çağırdılar, dediler ki 7'de hazır ol, görevin helikopterle gidip MİT'i bombalamak, Hakan Fidan'ı alıp gelmek' diyor.
Gelen arkadaş ne anlattı, detayını bilmiyorum. MİT Başkanı'ndan dinlediklerimi söylüyorum. Onun üzerine Genelkurmay Başkanı Hakan Bey'i çağırıyor.
8'e kadar bir arada oluyorlar ve o ara Genelkurmay Başkanı sağa sola talimatlar gönderiyor. Sonrası malum.
Ben bunu MİT Başkanı'na sordum, 'nasıl olur' dedim.
Başbakan'ın, Cumhurbaşkanı'nın haberi yok.
Genelkurmay Başkanı'nın bilgisi olabilir Başbakan'a bağlısınız. Ama bunun cevabını veremedi, herhangi bir şey söyleyemedi." Başbakan Yıldırım'la MİT Müsteşarı Hakan Fidan arasındaki bu konuşma darbe gecesinden sonra gerçekleşiyor. Peki ya öncesi?
Acaba o gece Başbakan Yıldırım, MİT Müsteşarı'nı aradı mı? Aradıysa konuşma nasıl geçti ve bir gerilim yaşandı mı, doğrusu merak etmemek mümkün değil.
Tüm bu soru işaretlerine rahmetli Özal'ın deyimiyle "açık ve seçik" cevap gelmediği sürece sürprizler yaşamaya devam edeceğiz.
Şimdi geriye dönüp bakınca, o 15 Temmuz günü, ilk önemli adımı atan ve merak edilen bir isim daha var; darbeyi MİT'e bildiren binbaşı...
Sahi ne oldu o Pilot Binbaşı H.A'ya?
H.A'nın MİT'e gelip "darbe olacak" dediğini Başbakan Yıldırım ayrıntılarıyla söylüyor.
Medyaya yansıyan bilgilere göre de Pilot Binbaşı, önce güvenli bir yere alınıyor. Sonrası enteresan... Söylediklerinin gereği tam olarak yapılmadığı gibi, darbe girişimi püskürtüldükten sonra yapılanlar daha da enteresan. Pilot H.A, sürpriz bir biçimde Kanun Hükmünde Kararname ile TSK'den ihraç edildi.
Bildiğim kadarıyla gerekçe de şuymuş:
"Darbe planı yapan FETÖ'cü listesinde yer almak ve darbe süreci hakkında bilgi sahibi olmak..." Peki, darbeyi öğrenmek için o listeye girmenin önemini bir yana bırakıyorum, darbeyi bildirmenin bir anlamı yok mu?
Gerçekten merak ediyorum darbeyi bildiren o binbaşıya ne oldu ve yapılanlar doğru mu?