FETÖ'nün gerçekleştirdiği 15 Temmuz darbe girişiminin sarsıntıları sürüyor.
Başta FETÖ'nün darbeci generalleri olmak üzere, yargıdan polise, eğitimden idari yapıya, devleti kuşatan ve iş dünyasını saran onlarca FETÖ'cü gözaltına alınıyor, sorgulanıyor.
İşin boyutu giderek genişleyecek gibi çünkü FETÖ'nün genel ve yerel siyasetteki uzantılarına yönelik de ciddi ipuçları var.
O ipuçlarına, özellikle son dönemde 53 bin FETÖ mensubunun kullandığı ve MİT'in deşifre ettiği, "Eagle " ve "ByLock" isimli kriptolu mesajlaşma sistemiyle ulaşıldığı söyleniyor.
Her partiden çok sayıda siyasetçi ve yerel yöneticiden söz ediliyor. Buradan nasıl bir tablo çıkacağını göreceğiz. Ama şimdiden söylenen şu: FETÖ, uzun zamandan beri devleti ele geçirmek için uğraşırken, özellikle siyaseti dizayn etme girişimlerinden hiç vazgeçmedi.
Bunlar da sadece kamuoyunun bildiği Deniz Baykal ve 12 MHP'linin kaset komplosundan ibaret değil.
Yapıyı bilenlere göre öyle şeytani stratejiler izlendi ki, Baykal gibi mağdurlar dahi, komployu onlardan bilmedi. Peki, FETÖ böyle açık olmayan, farklı biçimde kamuoyuna sunulan kumpaslar yapmadı mı? Şimdi gelin, şu sıralarda İstanbul siyaset kulislerinde giderek yüksek sesle seslendirilen enteresan bir siyasi komplonun perde arkasına bakalım.
Tesadüf mü yoksa komplo mu siz karar verin. Yazacağım isimlerin bilinen ortak noktaları siyasetçi olmaları. Önce isimleri sıralayalım:
Bugünün Başbakanı Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, dünün bakanları Egemen Bağış, Erdoğan Bayraktar, şu an milletvekili olan Aziz Babuşçu, hâlâ Fatih Belediye Başkanı olan Mustafa Demir, hâlâ İBB Meclis Başkanvekili olan Göksel Gümüşdağ ve geçen dönem Küçükçekmece Belediye Başkanı olan Aziz Yeniay...
Şimdi sıkı durun; bu isimlerin tek ortak noktaları sadece siyasetçi olmaları değil, bir ortak noktaları daha var: 2014'te yapılacak yerel seçimler öncesi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için adlarının geçmesi...
Şimdi de şu olanları hatırlayalım:
Başbakan Binali Yıldırım dönemin Ulaştırma Bakanı olarak 25 Aralık 2013'teki darbe girişiminin en önemli hedefiydi. Yine iki önemli bakan, Bağış ve Bayraktar'la Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir de 17 Aralık'taki darbe girişiminin hedefteki önemli isimleriydi. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da kaset komplosuyla etkisiz kılınmak istenenlerden. Göksel Gümüşdağ, şike operasyonuyla hedefe konuldu. Geriye kalan Aziz Babuşçu milletvekilli olurken, Aziz Yeniay da sessiz sedasız sahneden çekildi.
Bu arada, 2004 ve 2009'da adı İstanbul adaylığında en çok geçenlerden Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun 2014 yerel seçim öncesi, üstüne basarak; "Ben kesinlikle İstanbul'a aday değilim" demesi de manidardı. Görünen o ki, birileri kendi "büyük planları" için İstanbul'u da es geçmemişler.
Kim bilir belki bilmediğimiz ama çekilmek zorunda kalan daha niceleri var.
Şimdi geriye dönüp bakınca, bu kadronun önemli bir kesimi açık ve net biçimde FETÖ tarafından ya yıpratıldı ya da saf dışı bırakıldı. Peki, bunlar tesadüf mü? FETÖ'nün işi tesadüfe bırakmadığı bilindiğine göre geriye şu soru kalıyor: Bırakın dokunanı yakmayı, kapsama alanına gireni bile elimine eden FETÖ acaba bu kirli operasyonları neden yaptı?
Devletin kılcal damarlarına kadar nasıl girileceğini hesaplayan, lojistikten sağlığa hiçbir alanı boş bırakmayan bir yapı, İstanbul'u hesap dışı bırakır mı?