PKK'nın kanlı tarihi sadece askere, polise yönelik saldırılardan oluşmuyor. PKK hem 1984 öncesi hem de sonrası Kürt siyasi aktörlerine ve Kürt insanına yönelik onlarca katliama imza atan bir örgüt. Örgüt içi infazların sayısı ise on binlerle ifade ediliyor.
Daha yola çıkarken, "her evden bir kişi ölmeli" hedefi koyan kirli bir akıldan söz ediyoruz. PKK uzun bir süre, eski devletin yanlışlarını bahane ederek, kimi zaman "devlet yanlısı", kimi zaman "korucu", kimi zaman da "hain" diyerek onlarca insanı katletti.
PKK'nın bu katliamcı yanının öne çıkmamasında kuşkusuz bizzat PKK'yı ortaya çıkartan eski devlet zihniyetinin katkısı büyük. Son dönemde ise tersi yaşandı. PKK çok daha geniş dış destek bulmasına rağmen, içeride başarısızlığa uğraması devlet zihniyetinin değişmesiyle ilgili. Devlet değiştiği için de Kürtler, özyönetim çağrılarına ve hendek siyasetine destek vermedi.
İşte bu gerçek PKK'yı çıldırtıyor, HDP'yi de ne yapacağını bilemez hale getiriyor. Canlı bombalarla kalabalıklara, bomba yüklü kamyonlarla şehirlere saldırmalarının nedeni bu. Birkaç gün önce bu çılgınlığın en dehşet vericisi yaşandı. Diyarbakır'ın Sur ilçesine bağlı Dürümlü mezrası, Tanışık köyünde, içinde 15 ton bomba olan bir kamyon havaya uçuruldu ve 16 köylü yaşamını yitirdi.
İnanılmaz bir vahşet bu. "Özgürlük mücadelesi" verenlerin kendi halkını kıyacak hale gelişi, Kürt siyasi tarihi açısından bir kırılma noktası. Eski Türkiye'de, PKK "korucu veya devlet yanlısı" gibi gerekçelerle yaptığı katliamları saklayabiliyordu ama artık saklayamıyor.
Bugün o çılgınlık haliyle HDP'ye yüzde 90'lar seviyesinde oy vermiş köylüleri bile yok edebiliyor. Sorunları şiddetle çözmekte ısrar edenlerin, şiddeti yüceltenlerin varacağı son nokta bu.
Burada ilginç olan, bu vahşeti PKK'nın yalanlarla örtmeye çalışması değil, "demokrasi ve özgürlük" adına bildiri yayınlayan, her fırsatta hükümeti eleştiren aydınların, öğretim üyelerinin ve eski merkez medyanın görmezden gelmesi. Merak ediyorum, laikleri duyarlılığa davet eden sosyalist Prof.'lar bu konuyu da yazacak mı?
Tabii sadece onlar değil, dış basın da olayı görmezden geldi, insan hakları örgütleri ise adeta sessizliğe gömüldü. İşin dehşet verici bomba boyutu bir yana 16 köylünün ölümü bile umursanmadı. Oysa bir istihbarat tuzağı olan Roboski'yle ilgili neler neler söylendi, özürle bile yetinilmedi. Ama nedense şimdi hem 16 köylünün ölümüyle hem de olası vahşetle ilgili Selahattin Demirtaş'ın, utanç verici "özür dileme" çağrısıyla yetiniliyor.
Bir an için o köylülerin o kamyona engel olmadığını düşünün. 15 ton bomba yüklü bir kamyon patlatılacak ve yüzlerce insan ölecekti. Bu vahşet karşısında kim susuyorsa o insanlık suçunun da ortağı durumunda.
Aslında olay sadece bomba yüklü bir kamyonun engellenmesi değil, işin içinde onu da aşan, HDP'ye oy veren köylülerin PKK'ya karşı duruşu var. O köylüler bu çıkışlarıyla sadece binlerce insanın ölümünü engellemedi, aynı zamanda PKK'nın kendi halkını da bombalayan yüzünün ortaya çıkardı. Bu da Kürt siyasi tarihinde bir kırılma noktasıdır.
Bu yüzden o köylüler kahramandır. O kahramanların tarihe nasıl bir not düştükleri, ileride daha iyi anlaşılacak.