Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Çiller ve Akşener’e ‘Paralel’ sorular

MHP Kongre'ye gider mi, yönetim değişir mi değişmez mi şu sıralarda herkesin merak ettiği soruların cevabını en geç bu ay sonunda alacağız.
Ama bir süreden beri MHP muhalefetinin iddialı ismi Meral Akşener'le ilgili sorduğumuz sorulara ne yazık ki, "Faili meçhuller kabulümdür" dışında bir cevap alamadık. Özellikle de Türkiye'nin milli güvenlik problemi haline gelen Fethullah Gülen ve "Paralel Yapı"sıyla ilgili sorulara...
Akşener'in paralel yapıya bakışı önemli, çünkü Gülen şebekesinin devletin kılcal damarlarına sızıp yükselmesinde Tansu Çiller'in başbakanlığı ve Akşener'in bakanlığı süreci bir sıçrama dönemi olmuştur.
Aslında Gülen'in devlet içindeki örgütlenmesi çok daha gerilere dayanıyor ama Çiller döneminde özellikle de emniyet içinde kök saldığı herkesin çok bildiği bir gerçek.
Bir süre önce Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, Çiller'in, Akşener rahatsızlığını yazdı. Nedeni de Akşener'in sık sık Çiller adını kullanması. Hatta Çiller, hükümete yakın bazı siyasetçilere, Akşener'in çıkışıyla bir ilişkisi olmadığını, onun MHP içindeki yürüyüşüne destek vermediğini söylemiş.
Bundan rahatsızlık duyması elbette hakkı. Peki Çiller, eski bir başbakan olarak aynı sorumluluğu bugün Türkiye'nin başına bela olan bir yapıyla, o gün İçişleri Bakanı yaptığı bir siyasi aktörün ilişkisi hakkında neden duymuyor? Bu daha önemsiz bir konu mu?
Şimdi asıl soruya gelelim. O dönemde de konuşulan şu soru merak ediliyor: Akşener'in özellikle içişleri bakanı yapılmasında Fethullah Gülen'in "Kadın başbakana dirayetli bir kadın içişleri bakanı çok yakışır" tavsiyesi etkili oldu mu?
Bu tavsiye eşiniz Özer Çiller aracılığıyla mı iletildi? Siyaset kulislerinde o dönemde Özer Çiller-Gülen ilişkisi üzerine çok şey söylendi. Konuyu iyi bilenlerden biri de sonradan yolları ayrılan Nurettin Veren. Veren, aracılığıyla Özer Çiller'in sık sık İstanbul Altunizade'deki FEM Dershanesi'nin 5. katına gittiği doğru mu?
Bir cemaatçinin şu anekdotu işin hangi noktaya geldiğini gösteriyor: "O günlerde İsmail Büyükçelebi'nin cemaatin önemli kadrolarına şunları söylediğine bizzat tanığım: 'Bunlar Hoca'dan hükümet için program istiyor. Bunların eline program mı verilir?' Yani hem istediklerini yaptırıyor hem de Çiller'e güvenmiyorlardı."
Cemaat cephesi, Akşener'in İçişleri Bakanı olmasını devlet içinde örgütlenmeleri için bir dönüm noktası, bir "zirve" olarak niteliyor. O zirveyle Fethullahçı polislerin devlet içinde önlenemez yükselişi başladı.
Şu iddianın da cevaplanması gerekiyor: Acaba o günlerde, bugünkü Bahçeli- Akşener geriliminin de ipuçlarının yer aldığı bir liste savaşı yaşandı mı? Denilenlere göre o tarihlerde Susurluk Skandalı'yla ilişkili hazırlanan bir listeye Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli tarafından Gülen'in ismi ekleniyor. Akşener ise o ismi listeden çıkarmak için büyük çaba harcıyor. Hatta Gülen'in Bahçeli'yi sevmemesi de bu olaya bağlanıyor. Şimdi bu ülkeye başbakan olacağını söyleyen Akşener'in, ülkenin milli güvenliğini tehdit eden bir yapıyla geçmişinde kurduğu ileri sürülen bu ilişkileri aydınlatması gerekmiyor mu?
Bu konuda sadece Akşener'in değil, Akşener'i o makama getiren Tansu Çiller'in de söyleyecek sözü olmalı. Bekliyoruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA