Ana muhalefetin de desteğini alan Gezi'deki toplumsal muhalefet, 2013'ün ikinci yarısına sert bir hamleyle girdi. Bu da siyaseti, bir satranç oyununa dönüştürdü.
BDP-PKK hattı da Gezi'ye destek vermedi ama demokratikleşme beklentisini yükselterek oyuna katıldı.
Ayrıntıları bir yana bırakıyorum, ister komplo isterse spontane toplumsal hareket denilsin Gezi Şah-Mat dedi...
Hem bu siyasi hamleye hem de çözüm süreci ekseninde yükseltilen taleplere, AK Parti iktidarının yapacağı tek hamle var: Demokratikleşme... Bu hamle önümüzdeki sürecin seyrini belirleyecek.
İktidar bu sürecin ilk adımını, yeni anayasanın üzerinde anlaşma sağlanan 48 maddesini Meclis'e getirme çağrısıyla attı. İç Hizmet Kanunu'nun 35 maddesi ve Rahmetli Şerafettin Elçi'nin adının Şırnak Havaalanı'na verilmesi de önemli... Ama bu yetmez. Hele seçim ve başka nedenlerle sonbaharın soğuk geçeceğinden söz edilirken...
Bunun önüne geçmek mümkün...
Çünkü şu an, ortada hem CHP ve Gezi'nin dillendirildiği "Özgürlük ve demokrasi" talebi, hem de BDP çevresinin önerileri var.
Bunlara AK Parti'nin kendi kongresinde vaat ettiği 63 maddeyi de ekleyince nelerin yapılması gerektiği çok açık.
Satrançta hamle üstünlüğü için bir fırsat bu... Büyük bir demokratikleşme devrimi başlatmanın tam zamanı...
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, bunun ipucunu bir süre önce "hayal bile edemeyeceğimiz" şeylerin olduğu bir paketten söz ederek verdi.
Bu iyi bir hamle olabilir ama en azından bir kısmının tartışılmasına toplum katılmalı.
Bu topluma umut vereceği gibi siyasetin de önünü açacaktır.