Yeni bir anayasa yapılacak mı" sorusu hâlâ cevapsız. Bunun en büyük nedeniyse TBMM'de grubu olan partilerin oluşturduğu uzlaşma komisyonunun, nasıl bir çalışma ortaya koyacağının bilinmemesi.
Bu soru işaretleri ile Abant Platformu'nun düzenlediği "Yeni Anayasa'nın çerçevesi" başlıklı toplantıyı izliyorum.
Açılış konuşmasını Meclis Başkanı Cemil Çiçek yapıyor. "Hayırlı bir yola çıktığımıza inanıyorum" diyen Çiçek, genel kaygının aksine moral veren bir konuşma yapıyor:
"Konuyu canlı tutmak adına tüm Türkiye'yi dolaşıyorum. Yeni anayasa her derde deva olmayacak ama sorunların çözümüne önemli katkı sunacak. Bu defa bu işi olumlu sonuçlandırmak zorundayız. Suçlama dilinden kurtulmamız lazım. Yeni bir anayasa yapacaksak bayram havasına ihtiyaç var."
O an salona bakıyorum. Türkiye'nin farklı kesimlerinden çok sayıda aydın, siyasetçi ve küçük çapta da olsa bir "bayram havası" var. Ama asıl bayram havası partilerin yaklaşımıyla yakalanacak.
Abant Toplantıları'nın çeşitliliği bilinir. Salonda AK Parti'den Mustafa Şentop'u, BDP'den Altan Tan'ı, Kürt siyasetçi Kemal Burkay'ı, eski DP genel Başkanı Süleyman Soylu'yu, eski MHP milletvekili Nazif Okumuş'u görüyorum ama asıl sürprizi CHP yapıyor.
Sanıyorum CHP ilk kez katılıyor. CHP Genel Başkan yardımcısı Erdoğan Toprak ve Parti Meclisi üyesi Muhammet Çakmak bu katılımla "biz de varız" mesajı veriyor.
Toprak, dikkatle dinlenen bir konuşmaya imza atıyor:
"Eğer herkes gerçekten demokratik, özgür bir rejim istiyorsa tarihi bir fırsat var. En büyük rol hükümetin. Cumhuriyet devrimini gerçekleştirmiş CHP olarak bugün de yeni Türk modernleşmesini başlatmaya adayız. Bir entelektüel uzlaşmayı ortaya koymak istiyoruz."
Toprak'ın, satır aralarında uzlaşmanın önemine dikkat çeken şu sözleri de ilginçti: "Hiçbir toplumun ortak aklı ve vicdanı, yanlış üzerinde ittifak edemez."
CHP'nin bu noktaya gelmesi önemli... Toplumun ortak aklı yanlışta ittifak etmiyorsa, toplumun geniş kesimlerinin anayasa çalışmalarına katılması da yeni ve olumlu perspektiflerin ortaya çıkmasına imkân tanıyacaktır.
Bu konuda CHP Parti Meclisi Üyesi Muhammet Çakmak şöyle diyor:
"CHP bu durumu çok önemsiyor. Bu sadece siyasal tercihlerle alakalı değil. Anayasa yapım sürecinde en geniş toplumsal mutabakatın önemine vurgu yapmakla ilgilidir."
Abant'taki anayasa tartışmalarının ilk gününde "Vatandaşlık ve kimlikler" ikinci bölümünde ise "Ana dilde eğitim" konusu tartışıldı. Ancak hâlâ bu konuları somutlaştırmamamıza Prof. Dr.
Eser Karakaş'ın tepkisi vardı:
"Genel kurallara kimsenin itirazı yok.
Ama biz artık anayasanın 66'ncı ve ana dil yasağı getiren 42'nci maddesi gibi ayrıntılarda ne düşünüyor ve ne öneriyoruz, bunları konuşmalıyız."
Abant'ta kadınlar unutuldu mu?
Abant toplantısının 8 Mart Kadınlar Günü'nün ardından yapılması çarpıcı bir tabloyu da ortaya çıkardı. Toplantının ilk bölümünde söz alan gazeteci yazar İpek Çalışlar şöyle diyordu:
"Şu manzaraya bakınca utandım. Katılımcı sayısı 101 ve sadece 15'i kadın. Konuşmacılar arasında ise sadece iki kadın var. Bu, kadınlara her konuşmasında çok değer veren Prof. Dr. Levent Göker'e hiç yakışmadı. Yeni bir anayasa için yola çıkarken, toplumun yüzde 50'sini görmüyorsak nasıl eşitlikçi bir anayasa yapacağız?"
Abant Platformu Dönem Başkanı Göker'in, soruya cevabı özeleştiri niteliğindeydi:
"Kadınların eşit temsilini savunan biri olarak bunu da her yerde dile getirdim. Ama demek ki kafamızdaki kotayı aşamamışız. İpek Çalışlar haklı. Bundan sonra daha dikkatli olacağız."