Alman Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) olağan kongresi için Berlin'deyiz...
Dünyanın en eski partisi SPD. 2013'te 150'nci yılı kutlanacak.
2011 kongresi sadece bu tarihi derinlik açısından değil, Avrupa Birliği'nin ve solun son yıllarda yaşadığı siyasal bunalım açısından da bir dönüm noktası.
Avrupa Birliği ülkeleri ekonomik krizle sarsılıyor.
Bir barış projesi olan Avrupa Birliği çatırdıyor ve statüko güçleniyor.
Geçmişte "ilerici, dönüştürücü" bir rol üstlenen sol ise, bu süreci ve küresel gidişi ne yazık ki çözümleyecek politikalar üretemiyor.
İşte Alman Sosyal Demokrat Parti'nin 2011 kongresinde bu sorulara nasıl cevap vereceği merakla bekleniyor. Bu nedenle Çin'den Şili'ye, Kuzey Irak'tan Zimbabwe'ye çok sayıda ülkeden sosyal demokratlar kongreye katılıyor.
Bu kez hem parti sayısı, hem de katılımcı sayısı hayli fazla...
SPD kongresini izlemeye gelenler arasında parti başkanı olmadığı halde ilgi gören ve kongreyle yakından ilgilenen bir belediye başkanı da var; Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül...
Türkiye'den CHP ve BDP üçer kişiyle katılırken Sarıgül'ün, 28 kişiyle katılan İsveç heyetinden sonra 16 kişiyle katılması ve SPD yetkililerince ilgiyle karşılanması dikkat çekici.
Dün SPD binasında düzenlenen uluslararası konferans öncesi Sarıgül'le konuştum. Yanında eski bakanlardan Onur Kumbaracıbaşı, eski milletvekili ve eski Kocaeli Belediye Başkanı Sefa Sirmen, Hasan Aydın, Hayri İnönü, Çisil Sohodol Bir ve Ozan Ceyhun vardı.
SPD kongresine katılmak için aylar öncesinden hazırlık yapan Sarıgül, kongreye nasıl baktığını şöyle anlatıyor:
"SPD'ye ve kongrelerine biz okul gözüyle bakıyoruz. 150 yıllık bir geçmişi var. Biz, onların dünyaya yeni bir sol bakış getirip getirmediklerini öğrenmeye, bildiklerimizi de onlara aktarmaya geldik. Ayrıca sosyal demokratların kongre geleneği çok önemli... Siyaset buralarda üretiliyor.
Burada bizdeki gibi delege sayısı değil, fikirler yarışıyor."
SPD kongresinden yeni bir bakış açısı çıkıp çıkmayacağını bugün başlayan ve yarın devam edecek kongre sürecinde göreceğiz.
92 yaşındaki sosyal demokrat lider Helmut Schmidt'in açılış konuşmasını yapacağı kongre gerçekten de yeni açılımların tartışılacağı bir kongre olacak.
Öncelikle parti tüzüğü değişiyor.
İlk defa SPD, parti üyesi olmayanlara da açılıyor. Böylece "yeni politikalara" sadece parti üyeleri değil, halk karar verecek. Tüzüğün Türkçe metni partinin internet sitesinde yer alıyor.
İlk defa göçmen kotası geliyor. SPD yönetim kademelerinde görev alacakların yüzde 16'sının göçmen olması ilke kararı getiriyor.
İlk defa bir Türk SPD yönetimine giriyor. Milletvekili Aydan Özoğuz bu kongrede SPD yönetimine girecek.
Avrupa Birliği'ne ilişkin de ciddi bir tartışma yaşanacak. Bir kısım sosyal demokrat, "Çekirdek Avrupa Birliği" tezini savunuyor.
Onlara göre AB'nin kaderi 300 bin nüfuslu Malta'nın ya da 800 bin nüfuslu Kıbrıs Rum Cumhuriyeti'nin elinde olamaz... Onlar şu tezi savunuyor: "Küçük ülkeler AB'nin ayak bağı"
Sarıgül'ün ekibinde yer alan SPD'li Ozan Ceyhun da bu fikre destek verenlerden...
Çifte vatandaş kimliğiyle Türkiye- Almanya arasındaki ilişkilere ciddi katkı veren Ceyhun şöyle diyor:
"Avrupa inandırıcı olamadığı için model olamıyor. Yeni slogan şu; Güçlü, sosyal ve inandırıcı bir Avrupa... Eğer bugün Kıbrıs sorunu çözümsüz bir noktadaysa bunun nedeni Güney Kıbrıs yönetiminin küçük politikasıdır. Almanlar bundan çok rahatsız... Alman sosyal demokratlar Kıbrıs'ın üye olmamasını istemediler."
Türkiye, biraz gövde gösterisine dönüştürülen ve bir günde geçiştirilen parti kongrelerine alışık... Bakalım, toplumla bağ kurmakta sorunu olmayan Sarıgül, siyaset üretme yolunu açacak SPD'nin kongre geleneğini Türkiye'ye taşıyabilecek mi?