Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopter kazasıyla ilgili açıklamaları herkesi yeniden düşünmeye itti.Çünkü söyledikleri yakın tarihimizin karanlık olayları açısından önemli olduğu kadar o olay özelinde de çok çarpıcı.
Siyasi geçmişi ve 80 darbesinden sonra siyasetteki duruşuyla simgesel bir isim olan Muhsin Yazıcıoğlu'nun, bir suikasta kurban gittiği konusunda çok sayıda iddia ve belge öne sürülmüştü. Ama ilk kez devletin en tepesindeki isim hepimizi sarsan bir açıklamayla "kaza"daki "Sır pardesi"ni aralıyor:
"Baktım ki bir taraftan birileri buzlarda cesetlerle ilgileniyor, birileri de bir taraftan vidayı söküyor. Bunların hepsi çıktı ortaya..."
Cumhurbaşkanı Gül, Devlet Denetleme Kurulu'nun raporundan söz ediyor ve kaza anında çekilen görüntüde yer alan "birileri"nin ne yaptığını anlatıyor.O birileri helikopterin beynini söküp almış ve yok etmiş...
Cumhurbaşkanı da haklı olarak soruyor:
"Düşünebiliyor musunuz? Keçiler gelip söküp götürmedi onu. Böyle özel vidalarla sökülüp alınmış, yok ortada. Bunun yok olduğunu tespit etti bu Denetleme Raporu..."
Cumhurbaşkanı Gül'ün dile getirdiği bu gerçek şu anda savcıların önünde... Buradan çıkacak bir sonuç, Türkiye'nin kirli geçmişiyle yüzleşmede bir dönüm noktası olacak.
Eski BBP Başkanı Yalçın Topçu Cumhurbaşkanı Gül'ün açıklamalarını şöyle değerlendiriyor: "Cumhurbaşkanımız görüşmelerimiz sonucu çok ciddi bir heyet oluşturdu. Devlet Denetleme Kurulu'nun raporu çok önemli. Oradaki tespitler, video çekimleri, cumhurbaşkanımıza bizzat gönderilen çekimlere bakılır ve incelenirse, bu meselede hem kurumların çürümüşlüğü açığa çıkar, hem de kasıt varsa o çıkar.
Yoksa da bürokrasinin eksiği, hatası veya bunları ört bas etme niyetleri açığa çıkacak ve bu da bir milat olacak..."
Böylece başta 1993'te yaşanan Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'in uçağının düşürülmesi olayı da dahil birçok karanlık olay aydınlatılabilir.
"Tanka selam durmadı"
Aslında Yazıcıoğlu kazasında tek şüpheli nokta "helikopter beyninin" ortadan kaybolması değil. Eski BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, kazadan hemen sonra başlayan onlarca gariplikten söz ediyor. Daha başından beri akıllara takılan soruların nedeni de bu gariplikler...
Bu düşüş normal bir kazaysa bu gariplikler nasıl açıklanacak? Suikastsa neden Yazıcıoğlu?
Bu soruların cevabı henüz verilmiş değil ama Eski BBP Başkanı Topçu, Yazıcıoğlu'nun siyasi duruşuyla ilgili şu tespiti yapıyor:
"Muhsin Yazıcıoğlu, millete namlusunu döndüren tanka selam durmam demeseydi, belki bugün memnuniyet duyduğumuz bu noktayı tartışmayacaktık."
Topçu, Yazıcıoğlu'nun şu sözlerinin de birilerini rahatsız ettiğini söylüyor: "
Bura İran da olmaz, Arabistan da... Ama biz de size Suriye yaptırmayız."
Bu konu yeniden gündeme gelince geçmişte zaman zaman görüşüne başvurduğum "Derin Ses"le konuştum. Ayrıntıya girmedi ama söyledikleri aynı adresi işaret ediyordu:
"Asker, askerlik mesleği dışında her şeyle uğraşıyor. Darbe planlıyor, vakıf kuruyor, kurumlara brifing veriyor. Kendi işine kafa yoramayan bir askeri yapımız var. Bu askeri yapı tasfiye edilmeden Türkiye'nin sorunlarını aşıp dünya devleti olması çok zor. Muhsin başkan bunu dile getirdiği gibi gidip bunu bugünkü iktidarla da paylaştı. Bundan rahatsız olanlar oldu."
Son dönemde sadece Yazıcıoğlu olayında değil Hrant Dink'ten geriye doğru Susurluk'a uzanan ciddi bir hareketlenme yaşanıyor. Yeni belge ve bilgiler ortaya çıkıyor, savcılar kahvaltı ve brifing alanları ifadeye çağırıyor ve soruşturmalar derinleştiriliyor.
Türkiye sivil bir anayasayla yarına yürürken, buna engel olacak geçmişin kalıntılarıyla da hukuk içinde hesaplaşmaya hazırlanıyor.