CHP'de imza toplama bütün hızıyla sürüyor. Bu arada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun nasıl bir tavır takınacağı merak ediliyor.
Kurultay dayatmasını boşa mı çıkartacak yoksa bu fırsatı yeni bir atağa mı dönüştürecek?
Kimse bu sorunun cevabını bilmiyor ama Kılıçdaroğlu'nu iyi tanıyanlar, son bir yıla bakılması gerektiğini söylüyor.
Gerçekten de son bir yılda siyasette sessiz ama emin adımlar atarak ilerledi Kılıçdaroğlu… Baykal kasetinin patladığı günden sonrasına bir bakın; adım adım çevresindeki etkili siyasi aktörleri saf dışı bıraktı.
Önce Baykal gitti… Bir süre sonra ayak bağı olduğu gerekçesiyle Önder Sav ve ekibi ekarte edildi. Bu süreci bilenler şimdi sıranın kime geldiğini soruyor.
Hiç kuşkusuz ilk akla gelen isim genel başkan yardımcısı Gürsel Tekin…
Aslında Tekin'i hatta tartışmaların odağında yer alan bazı isimleri gözden çıkartmak için siyasi zemin de çok uygun. Çünkü Tekin'in "şer odakları" olarak nitelediği Baykal ve Sav ekibi zaten harekete geçmiş durumda.
Ama sadece bu değil, genel başkanla partinin ikinci adamı arasında adı konmamış bir savaş yaşandığı da biliniyor. Seçim döneminde üstü örtülen bu savaşın ipuçlarını da bizzat Kılıçdaroğlu veriyor… Birkaç gün önce Zaman gazetesinden Nuriye Akman'a şöyle diyor:
- Mesela Gürsel Tekin'le hangi konuda görüş farklılığınız var?
- Onu izin verin söylemeyeyim.
Partinin ikinci adamıyla aralarında görüş farkı olduğu çok açık…
Bu da CHP'de zor günler yaşandığı anlamına geliyor.
Bir yanda Ergenekon sanıkları, bir yanda eski merkez sağcılar, bir yanda isyan bayrağı çeken Baykal ve Sav ekibi, öte yanda Ercan Karakaş, Murat Karayalçın gibi sosyal demokrat memnuniyetsizler var.
Ama bu da CHP'deki karmaşayı anlatmaya yetmiyor. Çünkü mevcut yönetim arasında bile ortak bir siyaset birlikteliği yok.
İşte bu zeminde CHP bir iç hesaplaşmaya gidiyor.
Buradan "Yeni CHP"yi yaşatacak bir yol bulmak pek kolay görünmüyor.
Bu haliyle Kurultay yapmak da çözüm değil. Belki de bu yüzden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu rahat görünüyor. Muhalefetin 600'ü aşan imza toplamasına şu cevabı veriyor: "Ben bu koltuğa yapışmadım, gerekirse giderim. Delege beni gönderip eski ekipleri getireceklerse buyursunlar…"
Kılıçdaroğlu, arkasındaki kamuoyu desteğine güveniyor. Önce kurultay sürecini uzatmaya çalışacak, muhalefet diretirse bu kez "meydan okuyarak" kurultaya gidecek.
Böylece hem muhalefetten, hem de çevresinde istemediği isimlerden kurtulma şansı yakalayacak. Tam tersi olursa da çekip gidecek. Şu aşamada CHP'de bu riski göze alabilecek bir siyasi aktör var mı?
Kısaca bir siyasetçinin deyimiyle Kılıçdaroğlu eski ustaları da yenileri de çırak çıkartacak bir atağa hazırlanıyor.