CHP'de kurultayın ayak sesleri duyulmaya başladı... Deniz Baykal ve Önder Sav'a bağlı ekipler yoğun bir çalışma yürütüyor. Ama sadece onlar değil, partinin gerçek anlamda sosyal demokrat ve değişimci bir siyasi çizgiye gelmesini isteyen isimler de kurultay yapılmasında kararlılar.
İlginçtir kurultay isteyenlerin çok da ortak yanları yok.
Kimi pozisyon kaybettiği, kimi bir daha parti yönetiminde etkin olamayacağını düşündüğü, kimi de samimiyetle "Bu parti nereye gidiyor?" sorusuna cevap aradığı için kurultay istiyor.
Bu noktada seçimli kurultaya gidecek 600'ü aşan bir delege sayısına ulaşmak hiç de zor görünmüyor. Ancak bu sayıya ulaşan delegelerin büyük çoğunluğu "Eski CHP" özlemi içinde...
"Eski CHP" özlemi içinde olan eski bir yönetici şöyle diyor:
"Bizim ne istediğimizden çok, önemli olan partinin tutarlı bir noktaya gelmesi... Kurultay yapmak bu nedenle altın tepside bir fırsat sunuyor Kemal Bey'e... Partinin asıl dinamikleri partinin dışında kaldı. Bu yüzden her kafadan bir ses çıkıyor. Şimdi aklıselim ortak bir kadro oluşturulabilir. Kemal Bey meydan okuyacağına bunu yapsın."
Eskiler, "CHP değişiyor" korkusu üzerinden kurultay isterken, yeniler ve partinin sosyal demokrat kesimleri tam tersine "Daha çok değişim" diyor.
CHP dışından süreci izleyen eski yöneticilerden Eşref Erdem "daha çok değişim" arzusunu şöyle özetliyor:
"Eskiye rağbet olsaydı bitpazarına nur yağardı. Şimdi yapılması gereken parti politikalarının netleşmesini sağlamak... CHP yeni bir manifestoyla Türkiye toplumunun karşısına çıkmalı. Çok temel sorunlarda ne düşündüğünü açık açık ortaya koymalı. Aksi halde hiçbir yere gidemez."
Son seçimde CHP milletvekili aday adaylarından olan Prof. Dr. Ahmet Özer ise CHP'deki sorunu "değişimi başlatıp tam olarak değişmemesinde" görüyor ve şu tespiti yapıyor:
"CHP bu seçim sürecinde çok yanlış yaptı ama değişim işareti vererek de önemli bir adım attı. Kararsız kalması topluma güven vermedi. Başlattığı değişimi Ergenekon sanıklarını aday göstermekle sıfırladı. Şimdi değişimi daha ileri götürmeli. Cesur ve net olmalı.Kürtler, dindarlar ve varoşlarla buluşmalı. Bunun için de tespit edeceği bir tarihte kurultaya gitmeli."
Parti içinde eski ve yeni iki ses giderek netleşiyor. Partide bölünme de yaratabilecek bu ayrışmanın seyri, Kemal Kılıçdaroğlu'nun tavrına bağlı. Toplumda karşılığı olan Kılıçdaroğlu'nun şansı bir hayli yüksek. Ama Kılıçdaroğlu'nun bu şansı hangi yönde fırsata dönüştürüp dönüştürmeyeceği bilinmiyor.
Yeni CHP'nin yeni Troykası
Kurultaya giderek partiyi yenileyebilir, gitmeden başka yollar da deneyebilir.
İşte bu noktada kurultay hesaplarını bozacak ya da zora sokacak birkaç olasılıktan söz ediliyor.
Buna göre Kılıçdaroğlu'nun, kurultay öncesi sürpriz bir atak yaparak, tartışmaların odağında yer alan parti yöneticilerinden Gürsel Tekin, Süheyl Batum, Engin Altay, Hurşit Güneş ve Erdoğan Toprak gibi isimleri, Meclis'e kaydıracağı öngörülüyor.
İkinci atak ise çok daha sürpriz bir isimi kapsıyor; Mustafa Sarıgül'den söz ediyorum. CHP yönetimi bugüne kadar Sarıgül'e hep mesafeli yaklaştı. Sarıgül de bir umut İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olurum umuduyla sessiz kaldı. Gerçi çaresi yoktu, çünkü CHP'nin mesafeli yaklaşımının da Sarıgül'ün siyasi parti kurmaktan vazgeçişinin de arkasında ortak bir akıl vardı; seçim öngörüsü yanlış çıkan İstanbul sermayesi...
Şimdi kulislerde bu aklın yeniden devreye girdiği ve CHP yönetimine Sarıgül'ü önerdiği konuşuluyor. Eskiyi temsil eden Deniz Baykal ve Önder Sav ikilisine karşı Kemal Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin ve Mustafa Sarıgül üçlüsüyle çıkmak... Hesap açık, eski iki siyasi aktörün kuşatma harekâtı, "Yeni CHP troykası" diye adlandırılan üçlüyle bertaraf edilecek.
İşin ilginç tarafı Sarıgül'le Gürsel Tekin'in seçim sürecinde zaman zaman ve gizlice görüşmeleri de konuşulanlar arasında...
Bu hesap tutar mı veya nasıl hayata geçer bilinmez ama birilerini şaşırtacağı çok açık.