Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Berlin gezisinin üçüncü gününde Almanya'nın yeni yükselen yıldızı Yeşiller Partisi'nin eşbaşkanı Cem Özdemir'le kahvaltıda bir araya geliyor. Ağırlıkla Almanya-AB ve Türkiye ilişkileri üzerine süren sohbette Özdemir özellikle "siyaset dili"nin ikili ilişkilerdeki önemine dikkat çekiyor ve şöyle diyor:
"Türkiye, Türk kimliği üzerine basa basa vurgu yaptığında burada kaygı yaratıyor. Zaten içeride ayrımcı siyaset yapmak isteyen kesimler var ve onlar hemen bunu kullanıyor."
Özdemir ve Yeşiller Partisi son dönemde sosyal demokratları da zorlayan bir başarıya imza atıyor. Almanya genelinde yüzde 20'lere varan bir oy potansiyeli var. Hızla yükseliyorlar.
Peki, bu başarının sırrı ne? Özdemir, "çevre ve sosyal politikalar" üzerinde duruyor:
"Çevre konusunda kararlı bir duruşumuz var. Bizi son dönemde farklı kılan bir diğer yanımız ise sosyal demokratların ihmal ettiği sosyal politikalara önem vermemiz. Ayrıca kentlerde Hıristiyan Demokratlar'a oy veren ve özgür yaşamak isteyen güçlü bir orta sınıf var. Onlar da bize oy vermeye başladı."
Yeşillerin Almanya'daki yükselişine Bakan Bağış espriyle yaklaşıyor:
"İktidar olur da müzakereleri seninle yürütürsek benim işim hiç kolay olmayacak."
Söz dönüp dolaşıp Türkiye'de de çok tartışılan "anadille eğitim" meselesine geliyor. Özdemir, önce Almanya'daki durumu anlatıyor:
"Burada çift dilli eğitim olanağı herkese tanınmış durumda. Bunu iyi yapan da var kötü yapan da. Türkçe eğitim veren okulların durumu kötü. Çünkü eğitim kalitesi düşük.
Bu yüzden işadamları bile çocuklarını bu okullara göndermiyor. Aziz Nesin Okulu fena değil, kendini düzeltti. Bir de Gülen Hareketi'nin okulları çok iyi durumda. Ama herkes de çocuğunu oraya göndermek istemiyor. Türkiye'nin buradaki okulların kalitesini yükseltmek için çaba harcaması gerekiyor."
Özdemir'e Türkiye'de Kürtçe anadille eğitim tartışmalarına nasıl baktığını soruyorum. Şöyle diyor:
"Anadille eğitim meselesini tartışmak bile ayıp. Bu bir hak. Burada bizim çok çok 50 yıllık bir tarihimiz var. Kürtler o bölgenin insanı. Benim babam Çerkes. Kendi dilini okuldan öğrenemedi ama unutmadı da. Dahası biraz Kürtçe, biraz Arapça da biliyor. Sonra Almancayı da öğrendi.
Ne demiş atalarımız, 'Bir dil bir insan'... Dil zenginliktir."