Referandum sonrasının değişim rüzgârı AB-Türkiye ilişkilerinde "Acaba üzerimize düşeni yapmıyor muyuz?" sorusunu gündeme getirdi.
Çünkü 2005'ten bu yana 35 fasıldan 13'ü açılmış, biri sonlandırılmış durumda...
Peki, engel AB mi yoksa Türkiye mi?
Bu soruyu, önceki gün Almanya'ya birlikte geldiğimiz Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'a sorduk. Bağış'ın cevabı netti:
"Engel, AB içindeki siyasi ayak oyunlarıdır. Bu nedenle fasıl açılamıyor. Dahası kapatma da yapamıyoruz. Önümüze getirilen en önemli engel Kıbrıs meselesi... 'Limanları açın' diyorlar. Ama AB üyesi ülkeler, 26 Nisan 2004 tarihli kararı uygulayıp Kuzey Kıbrıs'la doğrudan ticarete başlamıyor. Başlarlarsa Türkiye de Rumlara limanları açar. Daha önce de söyledim, limana liman yola devam..."
Bu kilitlenmeye rağmen önümüzdeki süreçten umutlu olduğunu belirten Bağış, yeni fasıl açılmasıyla ilgili de şunları söyledi:
"Önümüzde açılması beklenen üç fasıl var, Rekabet, sosyal politikalar ve kamu alımları faslı. Rekabet faslıyla ilgili kanun önümüzdeki günlerde mecliste görüşülecek. CHP lideri Kılıçdaroğlu bu konuda destek sözü verdi. Kemal Bey son dönemde çok fikir değiştirdi. İnşallah AB konusunda fikir değiştirmez."
Söz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na gelmişken, Kılıçdaroğlu'nun Brüksel gezisinde dile getirdiği "47 tutuklu gazeteci" meselesini de sorduk. İşte Bakan Bağış'ın cevabı:
"Şu ana kadar görüştüğüm hiçbir AB yetkilisi, şu gazeteciler niye tutuklu, sorun nedir diye sormadı."
Türkiye'nin demokratikleşmesiyle ilgili iki önemli konu daha vardı: Ruhban Okulu ve Alevi Çalıştayları... Bu iki konuda yapılan çalışmalar hangi aşamadaydı? Bakan Bağış şöyle diyordu:
"Aylardır, ruhban okulunun açılması için ne gerekir sorusuna cevap arıyoruz. Çalışma bitince Bakanlar Kurulu'na sunacağız. Aynı şekilde Alevi Çalıştayı ile ilgili rapor da önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu'na sunulacak."
Rekabet faslının Belçika dönem başkanlığında açılabileceğini dile getiren Bakan, sosyal politikalar faslıyla ilgili sorunun içeride olduğunu yani işveren ve işçi örgütlerinin sorun çıkardığını belirterek şöyle diyordu:
"Önemli olan fasıl açmak değil, zihin açmak. AB sürecinde Türkiye'de çok şey gerçekleştirildi. Önceki gün tüm fasılları tamamlamış olan Sofya'daydık. Kastamonu standartlarında bir kent... Kaç fasıl açtık ikilemine kendimi sokarsam sırtımdaki davulun tokmağını Brüksel'deki komisyon yetkililerine teslim etmiş olurum."
Roj TV jesti
Bakan Bağış, Almanya yolculuğunda AB ülkeleriyle ilişkilere dikkat çekerken önemli bir noktanın da altını çiziyor. PKK'ya karşı tavır... Bağış şöyle diyordu:
"Avrupa'nın bu konularda ciddi adım atma vakti geldi. İsterlerse adım atabilirler. 9 Ocak 2009'dan beri Başmüzakereci görevindeyim. AB üyesi ülkelerin birkaç istisna hariç hepsini ziyaret ettim. Roj TV konusundaki tutumu nedeniyle Danimarka'ya gitmeyi çok uygun görmemiştim. Ama bugün, altı yıl süren soruşturmanın ardından Roj TV iddianamesi hazırlandı. Ben de arkadaşlara Danimarka'dan randevuları almaları konusunda talimat verdim."
Bakan Bağış, Danimarka'daki bu gelişmeyi, "Van'daki şehit cenazesine AB büyükelçilerinin katılmasından sonra atılan en önemli adım" olarak niteledi.
Bu gezinin iki önemli ayağı var; Almanya Türkiye ilişkileri ve futbol.
İlkiyle ilgili son yıllarda önemli gelişmeler yaşanıyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de burada... DEİK toplantısına Egemen Bağış'la birlikte katılıyor. Görünen şu ki; sadece ekonomik ilişkiler değil, AB'nin lokomotif ülkesi Almanya'nın siyaset dili de değişiyor. Kimse artık birkaç yıl önce sık kullanılan "İmtiyazlı Ortaklık" sözünü ağzına almıyor. Daha çok Almanya'nın sanayi ve teknoloji birikimi, Türkiye'nin de dinamik girişimciliği ve bölgesel etki gücü konuşuluyor.
Futbola gelince... Cuma günkü milli maça Başbakan Erdoğan da geliyor ve Alman milli takımında oynayan Türklere vurgu yapılarak ortak heyecandan söz ediliyor.