Sadece son kriz değil, referandumla gündeme gelen HSYK'nın yapısına ilişkin de kafalarda soru işareti var.
Aslında olmaması gerekiyor. Çünkü bugünkü HSYK bir 12 Eylül ürünü kurum. Verdiği kararlar da seçilme ve çalışma biçimi de gerçek demokrasiyle örtüşmüyor.
Peki, referandumla ne geliyor?
Yeni HSYK'nın oluşumu da çalışma biçimi de bugünkünden kat kat daha demokratik.
Çok tartışılıyor, Adalet Bakanı ve müsteşar neden kurumdan çıkartılmadı? Doğrusu çıkartılması gerekiyordu ama yetkileri eskisiyle kıyaslanmayacak kadar az ve sınırlandırılmış durumda.
Şimdi gelelim en önemli noktaya…
Bir kere eski HSYK çok sınırlı sayıda yüksek yargı mensubu arasındaki bir seçimle belirleniyor.
Şimdi ise çok farklı ve daha demokratik… Örneğin kurulda görev alacak 10 üyeyi, Türkiye'deki toplam 12 bine yaklaşan hâkim ve savcılar, 4500 birinci sınıfı hâkim ve savcılar arasından oylarıyla seçecek.
Sadece bu bile eskisinden daha demokratik değil mi?
Kafaların karışmaması için kimin yaptığına değil, ne yapıldığına iyi bakmakta yarar var.