Fırat'ın doğusunda da siyaset yeniden şekilleniyor. Bunun ilk işaretini, şiddetin durmasını isteyen sivil toplum örgütleri verdi. Diyarbakır, Batman ve Mardin'den yükselen sivil ses, PKK'yı ateşkese zorlarken, diğer Kürt hareketlerini de harekete geçirdi.
Bir süre önce "sivil ve demokrat" Kürtler olarak bilinen parti ve grupların temsilcileri, Diyarbakır'da bir araya gelerek basın toplantısı yaptı.
Doğrusu bu toplantı merkez medyanın pek kapsama alanına girmedi ama Kürt siyasetindeki tek sesliliğin değiştiğini göstermesi açısından önemliydi.
Bu bir anlamda merkez partiler ve BDP dışında "Başka Kürtler de var"ın ilk işaretiydi. HAKPAR Genel Başkanı Bayram Bozyel bu gerçeği şöyle değerlendiriyor:
"Sivil toplumun çıkışı bizim tutumumuzu da olumlu etkiledi. Kürt toplumunda farklı sesler daha güçlü bir şekilde ortaya çıkmaya devam edecek. Silahlar sustuğu oranda BDP cenahında da baskılar hafifleyecek. Kürt hareketi sanıyorum bu referandum ve ateşkese paralel biçimde çoğulculaşma, demokratikleşme yönünde önemli bir eşik aşmış olacak."
Toplantıya Hak ve Özgürlükler Partisi (HAKPAR), Demokratik Kürtlerin Arayışı, Kürt Devrimci Demokratlar Hareketi ve Dicle Fırat Diyalog Grubu gibi örgütler katıldı. Üç dilde Türkçe, Kürtçe ve Zazaca yapılan açıklamaların ortak yanı ise referandumda "Evet" denmesiydi. Bu çıkış, Kürt sorununda silahların sürekli susturulmasına da, Türkiye'nin bütünlüğü içinde barışçıl çözümüne de önemli katkı sunacak bir çıkıştı. Çünkü tek sesli, dayatmacı siyasi tavırlarla bugüne kadar Kürt meselesinde olumlu bir adım atmak ne yazık ki mümkün olmadı. Katılımcılardan Mehmet Baykara şöyle diyordu:
"Sivil toplum silahların devreden çıkmasını, sivil siyasetin devreye girmesini istiyor. Referandum bunun ilk adımı olacak."
Diyarbakır'da ilk toplantısını yapan Kürt hareketleri, dün Konya'da buluştu. Daha geniş katılımlı bir toplantı 28 Ağustos'ta İstanbul'da yapılacak. Eylül başında da Ağrı ve Diyarbakır'da miting düzenlenecek. Kısaca Kürt siyaseti sadece "boykot" üretmiyor. Konuşmacılardan Tahsin Sever'in şu sözleri bunu çok açık ortaya koyuyor:
"Yetersizliklerine rağmen, bu pakete darbe anayasasında gedik açtığı, Kürt halkının aleyhine şekillenen statükoyu sarstığı, vesayet rejimini gerileteceği ve mevcut anayasanın tümden değişmesi yönünde adım olacağı için 'evet' diyoruz."
Umarız bu çıkış, "Türklerin kaygıları" nı dikkate alan, "Kürtlerin haysiyeti"ne de özen gösteren yeni bir "ortak siyaset dili"nin gelişmesine yol açar.