Referandumdaki 'hayır' cephesinin en ateşli partisi hiç kuşkusuz MHP... MHP açılım süreciyle başlayan referandumla devam eden süreçte, inanılmaz sert bir siyasal çizgiye oturdu.
Oysa MHP, 90'ların ortasından sonra Devlet Bahçeli'yle birlikte yeni bir siyasi yolculuğa çıkışın işaretini vermişti.
70'lerin yanlışını bir daha yaşamamak için sokağa hâkim olan, çatışmalara izin vermeyen ve merkeze yürüyen bir MHP söz konusuydu.
1999'da iktidar ortağı oldu ama 2001 krizinin bedelini 2002 seçimlerinde Meclis dışı kalarak ödedi.
Ama yine de merkeze yürüyüşten vazgeçilmedi.
Bu makul tavrın karşılığını da 2007 seçimlerinde yeniden Meclis'e dönerek aldı.
Meclis'te merkeze yürüyüş siyasetinin bir parçası olarak önce Cumhurbaşkanı seçimini destekledi, sonra türban yasasına oy verdi. Yani "Kaosa kalkan 411 el" arasında MHP'liler de vardı.
MHP, bu politikasıyla sadece milliyetçilerin değil muhafazakâr kesimlerin de sempatisini kazanmıştı. Hatta oy oranları da bu süreçte artmıştı.
Şimdi siyaset kulislerinde dünün bu MHP'siyle bugünün MHP'si arasındaki derin farklar konuşuluyor.
Özellikle MHP'nin referandum karşısındaki sert tavrı, hem tabanı sayılan eski ülkücüler arasında hem de muhafazakâr camiada tepki çekiyor ve eleştiriliyor.
Bir siyasetçi şöyle diyor:
"Çok değil iki buçuk yıl önce Cumhurbaşkanlığı seçimine ve türban yasasına destek veren bir MHP vardı. Bugün ise CHP'den daha sert ve referandum karşıtı politika izleyen bir MHP var. Peki, bu değişim neden? MHP yönetiminin bunu açıklaması gerekiyor. O dönemde MHP'nin tavrını 'tuzak' diye niteleyenler, samimi olmadığını söyleyenler oldu. Şimdi bunun doğru olduğu anlaşılıyor."
Gerçekten de o günlerde MHP'nin AK Parti'yi zora sokmaya çalışan bir siyaset izlediği yazılmıştı.
"MHP'de yol ayrımı" başlıklı yazısında Prof. Dr. İbrahim Aydın, MHP'deki değişimi "Milliyetçi-ulusalcı" ayrımına dayandırıyor ve şöyle diyor:
"MHP yöneticilerinin Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın bugünkü yapısında ısrar etmelerinin perde arkasında, bugünlerde zor durumda kalan bürokratik oligarşiye devletçi bir refleksle omuz vermek var ise bu durumda milliyetçilikten ulusalcılığa bir yolculuk başlamış demektir. İşte MHP'de asıl sorun da burada başlamaktadır. "
Ortada "Tuzak siyaseti"nden ulusalcı çizgiye doğru evirilen bir MHP siyasetinden söz ediliyor. Bu da MHP'nin paradoksu olarak görülüyor.
Bir siyasetçi bu paradoksu şöyle açıklıyor:
"MHP'nin Ankara kadrosu meselelere CHP gibi bakıyor. Anadolu'daki tabanı ise farklı... Hatta irtibatları bile yok. Bu nedenle bugünkü MHP yönetimi, Türkiye'nin geri kalmışlığını ve içe kapanmasını temsil ediyor. Dahası ne oldu da çocukları sokaktan uzak tutmayı ilke edinmiş bir parti, bu kadar nefret ve öfke biriktiren bir söylemin parçası haline geldi? Acaba MHP'nin Türk milletinden gizlediği bir ajandası mı var?"
Daha önce de söylediğimiz gibi CHP gibi MHP de bu referandum sürecinde çok zorlanacak.