Milli Görüş çizgisinin son partisi Saadet'in olağanüstü kongresi gerçekten olağanüstü olaylara sahne oldu.
Sakin başlayan kongre hareketin kurucusu Erbakan'ın salona girişiyle başka bir havaya büründü. O ana kadar ne olacağını kestirmek zordu. Kimse fikrini açıkça belirtmiyordu. Bir anlamda fırtına öncesi bir sessizlik hakimdi.
Erbakan Hoca'nın konuşmasının ardından kulislerde süren gizli savaş açığa çıktı. Aslında iki taraf da günlerdir bu iç savaşa hazırlanıyordu. SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş belli etmese de Erbakan adını partiden silmek istiyordu.
Siyasi rüştünü ispat etmek için buna ihtiyacı vardı. Bu nedenle bir gece önce bile partinin "Ak saçlıları"na "Danışma Kurulu" üyeliği önerdi. Kabul görmedi ama o yine de karma bir listeyle sorunu halledeceğini düşündü.
Ancak ortada Erbakan ve çevresinin de bildiği bir başka gerçek vardı. Kurtulmuş ilk adımda ortak bir liste yapacaktı ama kafasının arkasında başka bir parti yapılanması söz konusuydu.
Ona göre "Milli Görüş" düşüncesiyle bir yere gitmek mümkün değildi. Daha merkezde yeni bir parti düşlüyordu. Süleyman Soylu, Abdüllatif Şener hatta Gürsel Tekin gibi siyasi aktörlerle bir araya gelerek bir anlamda Özal'ın dört eğiliminin yeni versiyonunu oluşturmak istiyordu.
Ancak karşısında tabanda güçlü siyaseten dişli bir Erbakan vardı. Kongrede Kurtulmuş'un yaşadığı sürprizin nedeni buydu. Öyle bir sürprizdi ki kendisi de ne olduğunu anlamakta zorlandı. Kolay değildi o adı o partiden silmek.
Gözü hiçbir şeyi görmeyen o gençlerin "Hocamıza sadakat şerefimizdir" diyerek salonu inletmeleri karşısında bir seçim zaferi kazanmak mümkün görünmüyordu. Öyle de oldu. Kurtulmuş 310 gibi çok küçük bir oyla genel başkan seçildi. Parti olarak Saadet'i ele geçirmişti ama siyasi saadete ulaşması çok zordu.
Genel İdare Kurulu'na kendi eliyle 35 civarında Erbakan'a yakın isim yazmıştı. Ama Fatih ve Elif Erbakan'ı, Oğuzhan Asiltürk ve Fehim Adak gibi etkili isimleri yazmamıştı.
Bu nedenle Erbakan Hoca'nın çevresi kongre salonunu boşalttı. Böylece Kurtulmuş'u şaşkına uğrattılar ve rahat bir seçim şansı vermediler. Bundan sonra da rahat vermeyecekler. Daha şimdiden Erbakan'ın yeni bir parti kurabileceğinden söz ediliyor. En basiti, Erbakan, Kurtulmuş'un GİK'inde görev alan 35 kişiyi çekse ya da Türkiye Partisi'yle bir birleşmeye gitse ne olur?
Sanıyorum, Numan Kurtulmuş'un işi zor.