Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş'u bir yıldır yakından izliyorum. Fazla bir araya gelip konuşmadık ama siyaset arenasındaki arayışları hep ilgimi çekti. Ve merak ettim, acaba bu arayışları sonucunda bir çıkış yolu bulabilecek mi?
Sık sık aydınlarla, siyaset adamlarıyla sivil toplum liderleriyle bir araya geldiğini "Yeni Siyaset" dili aradığını biliyorum.
İşi hiç kolay değil. Partisi AK Parti ile CHP arasına sıkışmıştı.
Kendisi ise manevi lideri Erbakan'la, bir zamanlar yol arkadaşı olduğu karizmatik lider Erdoğan arasına sıkışmıştı.
AK Parti kurulurken orada yer almayışı da, Saadet Partisi içinde hızlı hareket etmeyip yavaş davranması da hatta "Erbakan vesayeti" ne meydan okumayışı da bu sıkışmanın bir sonucu.
Bugün geldiği noktada yeni bir siyasi hesap yapıyor. Ona göre siyasette DP-Anavatan ve AK Parti üçlemesinin devamı yeni bir siyasi harekete ihtiyaç var. Bu hareket, Erdoğan sonrası AK Parti tabanı, Saadet Partisi ve eski merkez sağ üzerinden yükselebilir.
Bu yüzden son bir yılda eski merkez sağın demokrat siyasi aktörleriyle, farklı görüşlere sahip aydınlarla sık sık bir araya geldi.
Bu kongreye de böyle bir birliktelikle girmek istiyordu. Ancak olmadı. Türkiye'nin bloklaşan siyaseti, AK Parti'nin mevcutlar arasında değişimci parti özelliğini hâlâ koruması "yeni bir arayış"a izin vermedi.
Daha ilginci, son anayasa paketinin biraz kırpılarak referanduma gitmesi Saadet Partisi'ni de AK Parti ekseninde taraf olmaya zorladı. Kısaca AK Parti misyonunu sürdürdüğü için yeni bir çıkış ihtimali görünmüyor.
Bu zeminde yapabilecekleri çok sınırlı... Parti içinde "Ak saçlılar"la bir hesaplaşmaya girmesi ya da Erbakan vesayetine meydan okuması da fazla bir şey ifade etmeyecek.
Vesayetçi rejim karşısında takındığı demokrat ve sivil tavırla partisinin mevcut yapısını korumak bile önemli bir başarı olacak.
Ancak şu bir gerçek ki, AK Parti'yi alaşağı etmek için harekete geçilen bir süreçte Saadet Partisi çevresinin yapabileceği fazla bir şey yok. Ama tüm bunlara rağmen Prof. Kurtulmuş'un, demokrat ve entelektüel kişiliğiyle, siyasette doğrular üzerinden muhalefet anlayışıyla önümüzdeki siyasi sürecin önemli bir aktörü olacağı da kesin.
Kuşkusuz Türkiye gibi gündemi hızlı değişen bir ülkede seçimlere bu kadar uzun bir süre varken çok şey değişebilir.
Bu nedenle 2011 seçimleri onun için büyük bir sınav olacak. Bakalım dış dünyanın ondan beklediği gibi Saadet Partisi'ni "Müslüman Demokrat" bir çizgiye getirip, anahtar bir parti yapabilecek mi?