Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Üniversite, rektörün tapulu malı mı?

Üç yıl önce Kocaeli Üniversitesi'nde yapılan bazı haksızlıkları yazmış ve düzeltilmesini istemiştim.
O zaman da bugün de rektör aynı: Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu... İlginçtir, rektörlüğe de eşi merhum Baki Komsuoğlu'ndan sonra gelmişti. Yazdıklarımın üzerinden çok zaman geçti ama üniversitede değişen hiçbir şey olmadı.
Bunlardan biri de başlangıcı 2002'ye kadar uzanan bir atama hikâyesi...
O yıllarda Prof. Dr. Nadir Paksoy da Kocaeli Üniversitesi'nde görev yapan bir öğretim üyesiydi.
Prof. Paksoy sitopatoloji denilen ve kansere hücre düzeyinde tanı koyan çok az sayıdaki bilim adamı arasında yer alıyor. Yani Türkiye'deki eğitimli ve uzmanlık belgesi olan 20 kişiden biri.
Şimdi gelelim rektörle Paksoy'u aynı yazıda buluşturan gerçeğe... Bir hayli geçmişe uzanıyor bu gerçek, ama ben son noktasını anlatacağım.
Prof. Paksoy gönderdiği mailde şöyle diyor: "Kocaeli Üniversitesi'nde benzer haksızlıklar ve en önemlisi hukuk dışı uygulamalar sürmektedir. Ben üniversiteye dönmek için açtığım davayı kazandım. Rektör uygulamıyor. Rektörün mahkeme kararını uygulamadığı birden çok öğretim üyesi var."
Gerçekten de bilim üreten, hukuk öğreten bir üniversitede bunların olması akıl alır gibi değil.
Nasıl olur da bir rektör mahkeme kararını uygulamaz?
Yıllardır üniversitesine dönemeyen Paksoy, bu kararın nelere yol açtığını şöyle anlatıyor:
"Kocaeli rektörü akademik konuda haklı çıktığım için işi kişiselleştirdi. Mahkeme kararını dinlemiyor. 24 yıllık öğretim üyeliğinin bana vereceği özlük hakkım heba oluyor. Bağ-Kur'dan serbest hekim olarak emekli olsam alacağım maaş 600-700 TL... Oysa profesör emekli aylığı 3000-3500 TL. Bunu engelleyen insan, hekim, demokrat olabilir mi?"
Bu soru hepimize, ama en çok da YÖK'e... Bir rektör nasıl bu kadar rahat davranabiliyor ve kimse ona "Siz ne yapıyorsunuz?" diye sormuyor.
Önümüzdeki dönemde rektör seçimleri olacak... Bir süre önce Özgür Kocaeli gazetesinde İsmet Çiğit bu seçimle ilgili anlamlı bir yazı yazdı. O yazıdan anlaşıldığı kadarıyla Sezer Hoca, birinci çıkacağından çok emin ama sonrasından çok daha emin. Bakın ne diyor:
"Kimin ne kadar siyasi gücü olursa olsun. Bizim ailemizin ve benim gücüm de kimseninkinden az değildir."
Ne ilginç değil mi? Sanki rektörlük seçimi değil siyasi güç yarışı yapılıyor. Eee... böyle bir zeminde hukukun uygulanmasını beklemek belki şaşırtıcı olur.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA