Dünya halkları, Türkiye'nin İsrail saldırganlığı karşısındaki duruşunu, rolünü tartışırken, içeride AK Parti karşıtlığı üzerine kurulu bir karşı kampanya yürütülüyor. Tıpkı yıllardır Ergenekon zihniyetinin yürüttüğü AK Parti kötü, karşısındaki kim olursa olsun "iyi" propagandası gibi…
Şimdi de bazen gizli, bazen açık açık İsrail'in saldırgan hükümetinin yaptıklarına hak veren yaklaşımlar kafa karıştırmaya devam ediyor.
"İsrail izin vermeyeceğini açıkladı. Bile bile oraya gidilir mi?"
İşin doğrusu "Faşist" bazı İsrailliler dışında kimse böyle bir argümanla dünyanın karşısına çıkmıyor, çıkamaz da… Çünkü 35 aydır Gazze'de Filistinliler bütün insanlığın gözü önünde bir dram yaşıyor. Kanlı saldırılar, bombalamalar bir yana Filistinli çocuklara ilaç ulaştırılamıyor, evlerin pencerelerine cam bile verilmiyor. Peki, insanlık bu vahşet karşısında susmalı mıydı?
Aylardır İsrail'in Gazze ambargosunu delmek için dünyanın barışsever insanları farklı yollar deneniyor. Bir buçuk ay önce Mısır yolu denendi. Ne yazık ki bir Müslüman ülke olan Mısır da izin vermedi. Barışseverler tutuklandı, hırpalandı.
"Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım" kampanyasına katılan gemiler bu insanlık dışı ambargoyu delmek için yola çıktığını aylar öncesinden bütün dünyaya ilan etti. Bu nedenle gemilerde sadece Türkler yoktu, dünyanın 32 ülkesinden aktivistler vardı. Solcu bir Alman milletvekilini o gemilere kim bindirdi?
Şimdi siyaset kulislerinde sadece AK Parti'ye vurmak için sinsi bir propaganda yürütülüyor; "Bu gemileri AK Parti bilerek gönderdi ve olayların çıkmasını istedi."
Anlaşılan Ergenekon zihniyeti yine devrede. Sırf AK Parti'nin hanesine bir şeyler yazılacak ihtimaliyle İsrail faşistleri bile desteklenebilir. Ya da "Kahrolsun AKP, yaşasın huzursuzluk" sloganları atılabilir. İnanılmaz bir zihniyet kırılması bu.
Bu sadece son İsrail saldırısı ekseninde ortaya çıkmış değil. Bir süredir siyaset kulislerinde, katıldığım bazı televizyon programlarında bu zihniyetin bir tezahürü olan farklı bir dil de kullanılıyor. Öfkeli, intikamcı ve düşmanlık üzerine kurulu bir siyaset dili… "Ulusalcı" görüşleriyle bilinen bir gazeteci yazarla bir televizyon programına katılmıştım. AK Parti'nin her yaptığına kara diyen gazeteci reklam arasında aynen şu tehdidi yapıyordu:
"İktidar değiştiğinde ne yapacaksın onu merak ediyorum."
Gazetecinin bu tehdidine gereken cevabı kuşkusuz verdim… Ama dikkatimi çeken bazı çevrelerde bu tür bir "intikam" duygusunun çok yaygın olması. Şu sıralarda Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi biraz yükselişe geçirmesi bu intikamcı duyguyu çok daha yaygınlaştırdı. Yine bir televizyon tartışmasında bu kez karşımda bir Anayasa doçenti vardı. Kılıçdaroğlu'nun yarattığı havanın da etkisiyle aynen şöyle diyordu:
"İktidar değişecek, siz de pozisyonunuza dikkat edin."
İsrail hükümetine karşı tavır da, intikamcı duygu da hepsi AK Parti karşıtlığı üzerinden yürüyor. Türkiye'nin yararına bile olsa bu zihniyet açıkça istemiyor. Yazık, Türkiye'ye yazık...