CHP bugün Merkez Yönetim Kurulu'nu seçiyor. Yeni isimlerin ağırlıkta olduğu Parti Meclisi'nden bir anlamda partinin icra kurulu seçilecek.
Baykal'ın değiştirmek istediği sol partilerdeki güçlü genel sekreterlik devam ettiği için kuşkusuz sürece damgasını vuran Önder Sav yeniden bu görevi üstlenecek. Sürpriz beklenmiyor ama eğer Sav bu görevi üstlenmezse büyük olasılıkla "CHP aklı" başka bir hesap yapıyordur.
Kulislerde merkez yönetim için çok sayıda isim dolaşıyor. Yeni isimlerin ağırlıkta olacağı da biliniyor. Burada dikkat çeken iki isim var; Prof. Dr. Sencer Ayata ve Gürsel Tekin.
Biri siyasetin teorik yanında etkili, öteki halkla ilişkilerinde... Ayata, yeni CHP'ye yeni bir siyaset dili oluşturmanın peşinde. Değerler üzerinden siyaset yapmayı değil, demokrasi üzerinden siyasi rekabeti öneriyor. Kentli orta sınıfla kentin çevresindeki yoksullara sahip çıkan bir CHP'den söz ediyor. Buradan yeni bir CHP tarifi yapıyor. Bir anlamda AK Parti'nin ilk yıllarında ortaya attığı "Muhafazakâr Demokrat" tarifi gibi bir tarif peşinde.
CHP'ye oy veren kitlenin AK Parti döneminde, "Şeriat" korkusuyla statükoya sarıldığını, şimdi ise "demokrasi"ye sahip çıkacağını öne sürüyor. Buradan da ortaya sosyal demokrat bir kitleye dayanan CHP tanımı değil, önceliği cumhuriyet olan "Cumhuriyetçi demokrat" bir kitleye dayanan CHP tanımı çıkıyor.
O kitle de "yeni orta sınıf"la şehirlerin çevrelerini kuşatan yoksullardan oluşuyor.
Bu nedenle Ayata, "Yeni orta sınıf halka döndü" diyerek bir toplumsal ittifaktan söz ediyor ve bunun "siyasal bir başlangıç noktası" olacağını söylüyor.
Sonra da şöyle ekliyor:
"Bunun CHP'yi yeni Türkiye vizyonuna götürmesi lazım. Türkiye'ye bu temel üzerinden bir toplum vizyonu sunmak lazım..."
Doğrusu bu vizyonun içinde Türkiye'nin temel sorunları Kürt, Alevi, türban ve azınlıklar meselesi görünmüyor. O konularda henüz bir siyaset dili üretilmiş değil.
Zaten Ayata da "Türkiye'ye bu temel üzerinden bir toplum vizyonu sunmak lazım..." demekle yetiniyor. Bu konudaki çabaları izlemeye devam edeceğiz.
Gelelim CHP'nin halkla ilişkisinde etkili olabilecek ismi Gürsel Tekin'e... Doğrusu Tekin'in sadece bu yanı değil, medya ile ilişkileri de, İstanbul sermayesiyle ilişkileri de bir hayli güçlü. Ancak parti içindeki durumu bunun tam tersi. Hele bugünlerde hayli sıkıntılı... Partinin ağır topu Önder Sav, kurultay sürecinin oluşmasında bir biçimde etkili olan Ali Topuz ve Erol Çevikçe ile arası hiç iyi değil. Ayrıca hem parti yönetiminde olup, hem de İstanbul'u bırakmak istemiyor. Bu durum aşılmazsa ciddi sıkıntı kazınılmaz olur. Bu arada yeni CHP yönetimi Baykal faktörünü de hesaba katmak zorunda...
Toplum "demokrasi için siyaset üreten" yeni bir CHP bekliyor. CHP aklının ne üreteceğini yönetime bakarak değil, politikalara bakarak göreceğiz.