Türkiye, AB doğrultusunda ilk önemli adımları 2001'de attı. İkinci dönüm noktası 2004-2005 yıllarında yapılan reformlardı. O tarihten sonra bir duraklama dönemi yaşansa da demokratikleşme adımları, bu kez "Demokratik Açılım"a dönüşerek kapsama alanını genişletti.
Böylece Kürt, Alevi, Ermeni ve Roman açılımlarıyla geçmişimizle yüzleşmenin önü açıldı.
Bu aslında bütün sorunlu alanları içine alan bir süreçti. Ancak bu sürecin sağlıklı yürümesi için çok önemli bir şart vardı.
Darbeleri, tarihin çöplüğüne göndermek...
Türkiye'nin yıllardır sorunlarını çözememesinin, dünyayla buluşamamasının en büyük nedeni "bürokratik devlet"i güçlü kılan darbeci zihniyetti.
12 Eylül Anayasası'nda onlarca değişikliğe rağmen bu darbe üreten yapı bir türlü ortadan kaldırılamadı.
Öyle olduğu için 2009 içinde bile İrticayla Mücadele Eylem Planı ve Kafes Eylem Planı ortaya çıktı.
Sivillere kızan, kafası bozulan askerlerin, iktidarı seçimle aşağı indiremeyen sivillerin ikide bir darbe planı yapmaları bundandı.
Böyle sık sık darbe üreten, arada bir muhtıra veren bir devletin yurttaşları da özgür ve zengin olmadığı gibi o devlet de bir "dünya devleti" olmazdı.
Artık buna bir son vermenin zamanı geldi. Türkiye toplumu bu noktaya geldiği gibi, küresel dünyanın küresel güçleri de böyle bir Türkiye'yle yol arkadaşlığı yapılamayacağını hissettirdi.
Bugün geldiğimiz noktada artık Türkiye darbe planlarıyla bir yere gidemeyeceğini gördü.
Şimdi bunu yasal güvenceye bağlayacak, bir daha bırakın darbe planları yapmayı, darbeyi aklından geçirtmeyecek bir yol aranıyor.
Bu yolu çok eleştirilen ve halen tartışılan 'Anayasa Değişikliği Paketi' açacak gibi görünüyor.
AK Parti tarafından hazırlanan mini 'Anayasa Değişikliği Paketi' yarın muhalefet partilerine verilecek.
Topyekûn Anayasa değişikliği bekleyenleri tatmin etmese de özgürlük alanlarını genişleten yeni sürecin ilk adımı olacak.
HSYK'nın yapısı değişiyor. Ayrıca HSYK kararları ve Yüksek Askeri Şûra'nın ihraç kararlarının yargı denetimine açılması öngörülüyor.
Buna benzer birkaç önemli adım atılıyor ama en önemlisi hiç kuşkusuz darbeler tarihine son noktayı koyacak olması.
Hukukçulara göre yargılanmaları zor görünse de nihayet 12 Eylül'ü yapanlara yargı yolu açılacak.
Paketin içinde bu maddenin yer alması bazı kesimlerde "siyasi bir manevra" olarak niteleniyor.
Ancak bu sonucu değiştirmeyecek. Yıllardır 12 Eylül askeri diktatörlüğünün zulmünü yaşayan sol kesimin istediği yasal düzenleme nihayet halkın önüne geliyor.
Düzenleme 12 Eylülcülere uzanmakla kalmayacak, darbelerin tümüyle hesaplaşmanın da yolunu açacak.
Peki, CHP ve MHP ne yapacak?
Bu noktada CHP'nin tavrı çok daha önemli... Özellikle son yıllarda Ergenekon sürecine karşı ısrarla "Darbelerle yüzleşmek istiyorsanız önce 12 Eylül'le yüzleşelim" diyen CHP'nin tavrı gelecek siyasi pozisyonunu da etkileyecek. AK Parti iktidardayken referanduma giderek riske girerken, CHP de kendi savunduğu şeylere karşı çıkarak çok daha büyük bir risk üstleniyor.
Bu açıdan 'Anayasa Değişikliği Paketi' karşısında muhalefetin işi gerçekten zor...
Alacakları tavır, önümüzdeki seçimlerdeki performanslarını da etkileyecek.
Çünkü Ankara'da siyaset kulislerinde dolaşırken, 'Anayasa Değişikliği Paketi'ne en muhalif olanların bile söylediği şu gerçek önemli:
"Elbette paket yetersiz... Ancak bu paketi referandumla geçiren bir Türkiye bugünkü Türkiye'den daha demokratik olacak..."