Mustafa Sarıgül'ün liderliğini yaptığı Türkiye Değişim Hareketi partileşecek mi? Son zamanlarda siyaset kulislerinin en güncel sorusu bu... Tabii tek sorulan soru bu değil. Kadrosunda kimlerin olacağı ve ne savunduğu da merak ediliyor.
Doğrusu aylardır TDH denilen bir hareket var, hatta 81 ilde parti örgütü kurulmuş ama kimse o partinin ne savunduğunu bilmiyor.
Peki, bu bilinçli bir tercih mi? Biraz öyle... Sarıgül ve yakın çevresi siyasetin kutuplaştığı bir ortamda tartışmaya girmeyi doğru bulmuyor.
Yine de Türkiye'nin sorunlarına ve siyasetin gidişatına nasıl baktıklarını öğrenmek için eski CHP milletvekili, araştırmacı Bülent Tanla'yı arıyorum. Bir değil iki kez buluşuyoruz Tanla'yla...
Kürt meselesi gibi demokratik açılımın kapsama alanına giren konulara pek girmiyor. Bunu da şöyle bir teze dayandırıyor:
"Türkiye öncelikli değil, ikincil sorunlarını öp plana almış tartışıyor. Asker ve yargı meseleleri bu nedenle öne çıkıyor. Bu da gerilim yaratıyor. Oysa asıl sorun işsizlik ve yatırım meselesidir. Biz TDH olarak beyaz bir sayfa açıp, önceliği işsizliğe verip diğer sorunları da eşzamanlı ele alıp çözeceğiz. Ve Türkiye gerilim yaşamaktan kurtulacak."
Tanla'ya TDH'nin nasıl bir parti olduğunu, siyasi yelpazenin neresinde durduğunu soruyorum. Merkezde, sosyal demokrat ve herkesi kucaklayan bir partiden söz ediyor. Ve iki şeyin altını çiziyor:
"Atatürk ilkelerine bağlılık ve bu ilkeleri geliştirerek ilerlemek..."
Bugün yaşanan sorunların "cumhuriyet ilkelerini geliştirmemekten ve geriye götürmekten kaynaklandığı" nı söylüyor Tanla ve zamanı gelince temel konulara yaklaşımların açılacağını belirtiyor. Ardından, sözü partinin örgütlenmesine getiriyor:
"Bakın TDH bugün 81 il ve 750 ilçede örgütünü kurmuş durumda. Beldeleri saymıyorum. Ayrıca il ve ilçelerde kadın kolları ve gençlik kolları da hazır bekliyor. Bu Türkiye'de bir ilk... Herkes önce partiyi kurar sonra örgütleri. Biz tersini yaptık ve bu çok şey ifade ediyor."
"Partimiz hareket halinde ve Türkiye'de ilgi çok yüksek" diyen Tanla'ya, eski partisi CHP'nin Doğu ve Güneydoğu'da zor durumda olduğunu ve oy alamadığını hatırlatıp, orada TDH olarak ne yaptıklarını soruyorum... Hiç tereddüt etmeden cevap veriyor:
Sarıgül, bekleyen Derviş mi? "
En güçlü olduğumuz yerler diyebilirim. Sarıgül'e büyük ilgi var."
Bugün Meclis'te yer alan CHP ve MHP'nin bu bölgelerde bir varlık gösteremediği biliniyor. Peki, Sarıgül'ü farklı kılan ne? Kürt sorununa bugünkü hükümetten daha açılımcı, daha özgürlükçü mü yaklaşıyor? Tanla bu hassas konuya kısa bir cevap veriyor:
"Bizim temel yaklaşımlarımızdan biri çok kültürlülük. Çağdaş demokrasilerde bu tür meselelerin çözümü var."
Bu yaklaşımın Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde bir karşılığı var mı bilinmez ama Sarıgül'ün özellikle CHP ve MHP'den uzaklaşanlar arasında bir hareketlenme yarattığı çok açık. Ağrı'da TDH Temsilcisi olan İbrahim Aslan'a o bölgelerde neler olduğunu sordum. Verdiği cevap bir hayli şaşırtıcı... Uzun yıllar CHP il başkanlığı yapan ve siyasetin içinden gelen Aslan, henüz politikası bilinmese de Sarıgül'e büyük ilgi olduğunu şu sözlerle anlatıyor:
"Burada CHP il kongresi oldu, delegeleri bile yoktu. Ama TDH'ye büyük ilgi var. İlçelerde bile insanlar parasını kendi ödeyerek ilçe örgütü kuruyor. Sanıyorum bu bölgedeki birçok ilde durum aynı. Zaten bu bölgede Başbakan Erdoğan'dan sonra Sarıgül ismi var. Bir de tabi BDP... Diğerleri yok."
Anladığım kadarıyla TDH yetkilileri bu ilgiyi görüyor ama bunu siyasete taşıyacak fikir ve siyaset tarzı ortaya koymadıkları için de zorlanıyorlar. Tam da bu nedenle ne darbe tartışmalarına, ne de yargının müdahalesine karışıyorlar. Zaten hesapları da "lider tezi" üzerine kurulu:
"1983 seçimlerinde halk ANAP'a değil Turgut Özal'a, 2002 seçimlerinde ise AK Parti'ye değil Tayyip Erdoğan'a oy verdi.
Şimdi de Mustafa Sarıgül'e oy verecekler.
Beklemekte yarar var."