Brüksel'de Avrupa Parlamentosu koridorlarında dolaşırken aklımın bir köşesinde 61 yıldır üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin yeni başkanı AK Parti Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmek vardı. Ancak olmadı.
Biz o koridorları dolaşırken Çavuşoğlu da Türkiye'deydi. Onunla görüşemedik ama görüştüğümüz herkes bu seçimin önemine değiniyor ve yoğun tartışma yaratan CHP'li ve MHP'li üyelerin neden oy vermediğini soruyordu.
Bu konuda bir iki noktanın altını çizmekte yarar var.
AKPM'de çok sayıda siyasi grup var. Demokratlar ve sosyalistler gibi... Mevlüt Çavuşoğlu Avrupalı Demokratlar Grubu'nda yapılan oylamada 29 oy alarak başkan adaylığını zaten geçen yıl kesinleştirmişti.
Ancak bu grup seçiminden sonra bir Fransız parlamenter, Çavuşoğlu'nun deyimiyle "Bir Türk'ün konsey başkanlığını önlemek için" mevcut başkanın görev süresinin 3 yıla çıkartılması önergesi verdi.
Bu tuzağı fark eden Çavuşoğlu ise buna karşı bir önerge verdi.
İşte CHP Milletvekili Birgen Keleş ve MHP Milletvekili Tuğrul Türkeş bu son önergeyle ilgili oylamadaki tavırlarıyla tartışılıyorlar.
Tartışılmalı çünkü önerge sadece 1 oy farkla geçti.
Bu kritik oylamada Keleş "Hayır" oyu verirken, Türkeş hiç katılmadı.
Gördüğünüz gibi öyle üzerinde durulmayacak gibi değil.
Önemli ve Türkiye'nin gelecek yürüyüşüne dair işaretleri veriyor.
Ayrıca Konsey'in 61 yıllık tarihinde de bir ilk gerçekleşiyor.
Sürekli 10 Batı Avrupa ülkesi arasında gidip gelen başkanlık ilk defa Viyana'nın doğusuna geçiyor. AKPM, bugün 47 ülkenin ve yaklaşık 800 milyonluk bir nüfusun en üst kurumu.
Türkiye açısından anlamlı bir yanı da son yıllara kadar Türkiye'yi denetleyen bir kurum olması...
Son 8 yılda önemli bir aşamaya ulaşıp başkanlık koltuğuna oturmak gerçekten anlamlı ve önemli.
Bu değişim, Avrupa ile yarım yüzyılı aşan örgütsel ilişkimizde bir dönüm noktası olduğu gibi Türkiye'nin Avrupa'dan Kafkasya'ya, oradan Ortadoğu'ya uzanan coğrafyada yeni bir döneme girdiğinin de ilk işareti.