Bugün Türkiye'nin üç büyüklerinden Beşiktaş'ın kongresi var. Türkiye'deki değişimden her kesim etkileniyor ve daha da etkilenecek. Peki, sporun ve spor kulüplerinin bu büyük değişim ve yüzleşme dalgasının dışında kalması mümkün mü?
Hiç sanmıyorum. Artık eski yönetim anlayışlarıyla spor da, futbol da bir yere gitmiyor.
Köklü bir değişim zamanı geldi ve geçiyor.
Futbolda bu değişimin öncülüğünü de üç büyükler yapmalı. İşte bugün yapılan Beşiktaş Jimnastik Kulübü kongresi bu anlamda bir dönüm noktası olabilir. Beşiktaş'ın sadece bir yönetim değişikliğine değil, bir "zihniyet devrimi" ne ihtiyacı var. Mevcut yönetimin son 5 yılda nasıl bir Beşiktaş yarattığını gördük. Her maçını korkuyla izlediğimi bir yana bırakıyorum, ortada profili yüksek, toplumun ilgi odağında olan bir Beşiktaş yönetimi yok. Dahası Çarşı dışında bir markası da yok.
Bugün THY önemli bir başarıya imza atarak Barcelona ve Manchester United'in sponsorluğunu yapıyor. Peki, biz neredeyiz?
Futbol sektörünün milyon dolarlarla ifade edildiği bir dünyada biz hâlâ yanlış politikaların yarattığı borçlarla boğuşuyoruz.
Bu gerçeği hepimiz biliyoruz. Buna rağmen kulislerde duyuyorum, "Derin devlet Beşiktaş'ta bir değişme izin vermez" deniliyor. Bu eskimiş yöntemlerle Beşiktaş'ın bir yere gitmeyeceği çok açık. Türkiye değişiyor, spor yönetimi de spora bakış da bu değişime ayak uydurmak zorunda. Önümüzde tek bir soru var:
"Beşiktaş Türkiye'nin evrensel bir markası mı olacak yoksa derin bir zihniyetin esaretinde mi kalacak?"
Bugün buna karar vereceğiz. Ben bir taraftar olarak tarafımı seçtim. Murat Aksu ve ekibinin, Beşiktaş'ı evrensel bir marka yapmaya giden yolu açacağına inanıyorum.
Değişimden yana olanlar sandık başına.