Bir süre önce sosyal demokrat bir siyasetçiyle AK Parti'nin İstanbul'da faaliyete geçirdiği kültür merkezleri üzerine konuşuyorduk. Deneyimli siyasetçi sohbet esnasında gayet kendinden emin şunu söyledi:
"AK Parti'nin açtığı kültür merkezlerinde tiyatro eserleri değil, hacı hocaların dini sohbetleri yapılıyor."
Sanıyorum böyle bir algı sadece arkadaşımda değil, çok sayıda insanda var. Ama önceki hafta bir araya geldiğim İstanbul Büyükşehir Belediyesi kuruluşlarından Kültür A.Ş Genel Müdürü Nevzat Bayhan'la görüşürken anladım ki, bunlar sadece ön yargıdan ibaret.
Çünkü son dönemde Kültür A.Ş. neredeyse İstanbul'un kültür sanat ortamına yön veren bir kurum haline gelmiş durumda.
İstanbul Topkapı'daki eski otobüs garajının bulunduğu mekanı bilmeyen yok sanıyorum, o mekan şimdi Kültür A.Ş'ye ait. Tarihi surlara bakan o geniş alan müthiş güzel olmuş. Bir yanda Türk Cumhuriyetleri'ni temsil eden evler, bir yanda anfi tiyatro bir yanda daha girişte insanı büyüleyen İstanbul Panorama 1453 Tarih Müzesi yer alıyor.
Kültür A.Ş aynı zamanda Tarık Zafer Tunaya'dan Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi'ne onlarca yerde etkinlik yapıyor. Sadece Cemal Reşit Rey'de son birkaç ayda, çok sayıda dünyaca önemli isim ağırlandı; Philip Glass, Los Vivancos, Tokyo Ensemble yakın dönemden örnekler.
Bayhan, bu merkezlerde ayda ortalama 220 etkinlik yapıldığını ve yılda ortalama 500 bin İstanbulluyu kültür ve sanat ikliminde buluşturduklarını söylüyor.
Yedi Tepe Yedi Sanat İstanbul Buluşmaları'nda da çok sayıda sanatçı bir araya geliyor ve bu toplantılarla bir nebze İstanbul'da kültür sanat nabzı tutuluyor. İstanbul'a ilişkin kitap ve albüm üretiminde de ciddi bir artış var ve önemli eserlere imza atılıyor.
Üstelik İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti açılış törenini de Kültür A.Ş. düzenliyor
Elbette her şeyin daha iyisi, daha farklısı üretilebilir ama üretilenleri de görmeden eleştirmenin haksızlık olduğunu düşünüyorum.