Deniz Kuvvetleri Komutanlığı içindeki bir cunta tarafından hazırlanan "Kafes Operasyonu Eylem Planı" bir öncekilerle kıyaslandığında gerçekten insanı dehşete düşüren bilgilerle dolu...
Üstelik tarihi de çok eski değil. Bu yılın başlarında hazırlanmış. Bu, normalde herkesi sarsması gereken bir durum... Ancak bizde böyle olmuyor. Ne büyük medya gereken ilgiyi gösterdi, ne de raporu hazırladıkları ileri sürülen komutanlardan bir ses çıktı. Böyle ağır suçlamalar karşısındaki suskunluğun herhalde bir nedeni olmalı. Bu nihayet anlaşıldı. Dün iki albay ve 1 yarbay "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlamasıyla tutuklandı.
Uzun bir süredir soruşturmanın sürdüğü biliniyordu. İfadesi alınanların sayısı 40'ı aştı.
Yargı, ürkütücü bu cuntayı açığa çıkartmak için kendi mecrasında akıyor. Büyük olasılıkla "Kafes sessizliği"nin nedeni de işin ciddiyeti ve ilk kez çok ciddi biçimde ele alınması.
Emekli Binbaşı Levent Pektaş'ın bilgisayarının eklerinde bulunan Kafes Planı'nda ağırlıkla gayrimüslim vatandaşlara yönelik saldırı, tehdit ve bombalama eylemleri yer alıyordu. Bu olaydan sonra herkesin sorduğu soru aynı:
Peki, bu nereye kadar sürecek?
Bırakın 2003-2004 yıllarını Türkiye 2009'a geldi hâlâ askerin içinde oluşturulan cuntalar, bağlı oldukları hükümeti yıkmaya, toplumu karıştırmaya yönelik planlar yapıyor.
Ordu içinde bu tür düşünen pervasız bir kesim olduğu ve onlara göz yumanlar olduğu biliniyor.
Ama Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın dediğini de unutmamak gerekiyor:
"Hiçbir şey gizli kalmıyor. Onun için kurumların, kendini buna alıştırması lazım."
Doğrusu henüz alışmış görünmüyorlar ama atılan ciddi adımları da görmeleri gerekiyor.
Bunun kanıtı İkinci Ergenekon davasının Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in duruşmada söylediği şu sözlerde saklı:
"Davanın özünü Ayışığı, Yakamoz ve Sarıkız darbe girişimleri oluşturuyor. Burada darbe girişimlerini yargılıyoruz. İkinci Ergenekon davasının özü bu..."
Türkiye darbecileri yargılayamadığı sürece rahat yüzü görmeyecek, bunu başardığı gün de makus talihi değişecek.