Tabii "Demokratik açılım" süreci sadece Alevileri değil, son yılların en statükocu partisi CHP'yi de değişime zorluyor.
Baksanıza Öymen'in Alevilere yönelik sözleri CHP içindeki değişim yanlılarını bile harekete geçirdi.
Bu hareketlenmeden bir sonuç alınır mı bilinmez ama 29 Mart yerel seçimlerinden sonra büyük bir beklenti yaratan Kemal Kılıçdaroğlu ile CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin'i siyasi hayatlarının en kritik kararıyla karşı karşıya bıraktı.
Ya genel merkezin tavrını içlerine sindirip onlara benzeyecekler ya da kongre süreci başlayan CHP'de yeni bir çıkış başlatacaklar.
Bu noktada bütün gözler Kemal Kılıçdaroğlu'na çevrilmiş durumda.
Görünen o ki Öymen'i istifaya çağırması Baykal ve yönetim nezdinde etkili olmadı. Dün yapılan MKY toplantısında da bu konuda tek kelime konuşulmadı. Konuyu açmaya kalkanlar da Baykal tarafından susturuldu.
Bu durumda Kılıçdaroğlu'nun yapacağı tek şey var: CHP Grup Başkanvekilliği'nden istifa edip halka gitmek.
Peki, bunu yapabilir mi?
CHP'nin iç işleyişini bilen siyasetçiler buna ihtimal vermiyor. Yakın çevresi de bu tür bir çıkışı erken buluyor. Ama siyasetin risk almak olduğunu söyleyenler Kılıçdaroğlu'nun istifa etmesinin CHP'yi de kurtaracağı görüşünde.
Bakalım Kılıçdaroğlu toplumun sesini mi dinleyecek yoksa içinden geldiği bürokratik yapının mı?