Muhalefetin "içi boş" diye karşı çıktığı "Demokratik açılım" sürecinin Meclis'e taşınması, daha ilk adımda Türkiye'de birçok şeyi sarsmaya, değiştirmeye başladı.
İçinde yaşadığımız için belki fark etmiyoruz ama siyaset kurumlarından orduya, yargıdan sivil toplum örgütlerine, her şey ve hepimiz değişiyoruz.
Türkler fazlaca bilmedikleri Kürt meselesini öğreniyor.
Dindarlar laikliği, sosyal hukuk devletinin nimetlerini tanıyor, tartışıyor ve farklı inançları anlamaya çalışıyor.
Kürtler kendi içlerinde Türkiye'den ayrılmadan nasıl bir ortak yaşam kurabileceklerini tartışıyor.
Siyaset, eski siyaset diliyle bir yere gidilmeyeceğini, yeni bir siyaset dili yaratmanın sancısını çekiyor.
Ordu ve yargı çevreleri de benzer bir iç hesaplaşma içinde. Eminim kurmay subayların önemli bir kesimi, "Nereye kadar bu ülkeyi darbelerle bir yerlere götüreceğiz?" sorusuna cevap arıyor.
Ve ister istemez sistemin kurucu felsefesi Kemalizm tartışılıyor.
Tam da bu nedenle Taraf gazetesinde son iki haftadır Neşe Düzel'in önce Prof. Dr. Cemil Koçak'la, ardından da Gazeteci Yazar Taha Akyol'la yaptığı söyleşiler, toplumda inanılmaz ilgi görüyor ve yankı yaratıyor.
Bu sürecin en yoğun etkilediği kesim ise hiç kuşkusuz Aleviler oldu... AK Parti gibi muhafazakâr demokrat bir parti, sosyal demokratların bile iktidar ortağı olduğu halde çözemediği Alevi sorununu ilk kez masaya yatırdı ve art arda çalıştaylar düzenleyerek önemli bir adım attı.
Şimdi de CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in yine açılım üzerine yaptığı konuşmada söylediği ürkütücü sözler Aleviler arasında yeni tartışmalar yarattı.
Böylece Alevi toplumu, uzun yıllardır kendilerine oy deposu olarak bakan CHP ile ilişkilerini sorgulamaya başladı.