Cumhurbaşkanı Abdullah Gül önceki gün Meclis'in açılış konuşmasında tarihi bir tercihin altını çizdi:
"Devleti ve rejimi koruma bahanesiyle hukuk dışı yollara başvurmak, devletin güvenliği ve rejim için en büyük tehlikedir."
Türkiye'nin değişip değişmediğinin sırrı işte bu cümlede yatıyor. Hepimizin merak ettiği soru şu: "Hukuk dışı yolları hakkı sayan bir devlet mi yoksa hukuka uyan bir devlet mi istiyoruz?"
Cumhurbaşkanı Gül'ün söyledikleri yeni Türkiye'nin tercihini gösteriyor. Ama eski Türkiye hâlâ direniyor.
Eski Türkiye yıllardır "hukuk dışılığı" bir hak olarak gördü. Bu yüzden darbeler, faili meçhuller, Susurluk çeteleri ya da bugünkü versiyonları Ergenekon terör örgütü ortaya çıktı.
Şimdi devletin en tepesinden yükselen ses o hukuk dışılığın karşısına çıkıyor ve "Devletin, bir yüzeyde görünen bir de görünmeyen yüzü olamaz" diyor... Ama hâlâ o eski Türkiye'nin hukuk dışılığı sürdüğü için de Türkiye bir türlü sorunlarıyla yüzleşemiyor.
Ne 12 Eylül Anayasası'nı değiştirebiliyor ne Kürt ve Alevi meselesini çözebiliyor ne de çocuklarının ölmesini engelleyebiliyor.
İki gündür Ahmet Altan, Taraf'ta Diyarbakır Lice'de havan mermisiyle ölen Ceylan'ın insanı dehşete düşüren ölümünü yazıyor.
14 yaşındaki Liceli Ceylan Önkol, annesine "Bana makarna yap" diyor ve dışarı çıkıyor. Sonrası bir felaket. Kapıya çıkan anne gözlerine inanamıyor. Karşısında bir havan mermisiyle paramparça edilen çocuğunun cesedi duruyor.
DTP Milletvekili Aysel Tuğluk bu inanılmaz olayı anlatmaktan zorlanıyor:
"Düşünün ki bir kız çocuğu annesine 'Makarna yap' diyor, dışarı çıkıyor. Beş dakika sonra o anne, çocuğunun iç organlarının oraya buraya savrulduğunu görüyor. Ve bu parçaları eteğine koyarak taşıyor. Bundan öte ne anlatılabilir."
Gerçekten de bundan ötesi yok. Bir havan mermisi atılıyor ve bir çocuk paramparça oluyor. Ahmet Altan'ın dediği gibi kimse de bu acı gerçeği görmüyor. Daha ilginci yargı da görevini yapamıyor.
İşte Cumhurbaşkanı Gül'ün sınırlarını net çizdiği konuşması bunun için çok önemli.
Dün bu açıdan ilk adımı Milliyet gazetesi attı. Ardından da Genelkurmay'ın yetersiz de olsa açıklaması geldi. Burada kalmayacağını umuyorum.
Umuyorum ama ben daha çok, kendisine sosyal demokrat diyen, CHP'nin ve CHP'lilerin neden sessiz kaldığını merak ediyorum.
O küçük kızın öldürülmesi "Ergenekon avukatlığı"ndan daha mı önemsiz?