Son iki aya damgasını vuran "Kürt açılımı" ya da "Demokratik açılım" süreci devam ederken, daha doğrusu nasıl devam edeceği merakla beklenirken açılımın birincil siyasi muhatabı olarak nitelenen DTP de büyük kongresini yapıyor.
İlk bakışta açılımın yarattığı barışçıl iklimde DTP gibi sorunun muhatabı bir partinin büyük kongreye gitmesi, en azından kamuoyunda "Yeni bir siyaset tarzı çıkar mı?" beklentisi yaratması gerekiyor.
Ama ne Kürt siyasi çevrelerinde ne de Türkiye kamuoyunda DTP kongresine yönelik bir merak, bir değişim beklentisi yok.
DTP'nin bu kongresine rutin hatta bir siyasetçinin deyimiyle "yasal zorunluluk" nedeniyle yapılan bir kongre gözüyle bakılıyor.
Oysa henüz içeriği bilinmese de, hatta zamana yayılmak istense de Türkiye bir "barış dönemi"ni tartışıyor ve çözüm yolu arıyor.
Bu dönemde Kürtlerin seçilmiş temsilcilerinin yer aldığı bir partinin büyük kongresi neden yeni "siyasi açılımların, ortak projelerin" tartışıldığı bir siyasi platforma dönüşmez?
Kürt siyasi hareketlerini yakından izleyen bir siyaset uzmanı bu soruya şöyle cevap veriyor:
"Dönüşemez çünkü DTP'nin kendi içyapısı buna izin vermez. Bu kongre siyasi sonuç çıkabilecek bir kongre değil. Zorunluluktan yapıyorlar. Ben DTP'den bu döneme ilişkin bir ideolojik yenilenme, bir fikir yenilenmesi gibi bir şey çıkacağını sanmıyorum. Bir de dış etkenler var. Dış etkenler de DTP'ye bu yapısını sürdürme gerekçesi sunuyor. DTP'nin genel başkan yardımcıları dahil birçok yöneticisinin tutuklanması, son günlerde meydana gelen patlamalar ve saldırılar DTP'yi savunmaya itiyor."
Aynı soruya merkez sağdan bir siyasetçi farklı bir cevap veriyor:
"Türkiye'de sistemi rahatsız eden siyaseti savunan her kesim üzerinde benzer baskılar var. Örneğin iktidardaki AK Parti'nin kapatılma girişimi daha mı az baskı içeriyor? Burada önemli olan siyaset yapma tarzı. Bence DTP siyaset adına imtihanı geçemedi. Bu kongre sadece kanuni kongre olur, o kadar." Gerçekten de DTP, ne kendisini değiştirecek bir çaba içinde, ne de dayatılan zemini aşacak bir refleks gösteriyor. Kısaca hem içeriden hem de dışarıdan sıkıştırılan bir parti durumunda.
İşte bu pozisyonda DTP bir kongreye gidiyor.
Bir süre öncesine kadar DTP içinde "Güvercinler ve Şahinler" arasında ciddi bir tartışma yaşanıyordu.
Şimdi ise sanki iki grup arasında görev bölümü yapılmış gibi bir durum var. "Güvenciler" Türkiye kamuoyuna yönelik yumuşak açıklamalara imza atarken, "Şahinler" daha çok Kürt kamuoyuna sert demeçler verme çabasında.
Pazar günü yapılacak kongrede de bu durumun değişmesi pek beklenmiyor.