İki gündür medyanın manşetinde Hülya Avşar var. Nedeni de bir süre önce "Kürt açılımı"yla ilgili söyledikleri.
Barışı isteyen herkesin paylaşacağı o sözleri söyleyenin adı Hülya Avşar olunca "Senin işin değil" diyenler harekete geçmiş ve şikâyet etmişler.
Savcılık da, Avşar hakkında "Halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik ettiği" gerekçesiyle soruşturma açtı. O da gidip ifadesini verdi. Tam "Burası Eski Türkiye" dedirten bir olay. Ama daha ilginç olanı Hülya Avşar'ın basından ve "mahalle baskısı" ndan çektikleri...
Önceki gün Avşar televizyonda kendisini eleştirenlere şöyle cevap veriyordu:
"Bana 'Bu işle niye uğraşıyorsun' diyorlar... Bir kenara çekilip olanları mı seyredeyim? O ağlayan anneleri, o ölen evlatları uzaktan mı seyredeyim? Ben, bir elim yağda bir elim balda ha.. ha.. diyemem. Kim aç, kim ölüyor, kimin canı yanıyor bakacağım tabii..."
İşin doğrusu belki de en çok konuşması gerekenlerden biri Hülya Avşar'dı. O bir anlamda Türkiye'nin çimentosu denilebilecek bir aileden geliyor. Bir yanı Türk, bir yanı Kürt. Daha önce de yazdım, bu ülkede milyonlarca böyle iç içe geçmiş aile var. Aslında toplumsal barışın güvencesi onlar... "Bölüneceğiz" korkusu yayanlar belki umursamaz ama soruna yabancı kalıp "kaygı" taşıyanların Avşar'ların sesine kulak vermesinde yarar var.