AK Parti İstanbul il kongresindeyim. Başbakan Erdoğan'ın salona girişi de kürsüye çıkışı da Zeytinburnu'ndaki Abdi İpekçi Spor Salonu'nu dolduran 10 bini aşkın insanı ayağa kaldırıyor ve inanılmaz bir coşku yaratıyor.
Kuşkusuz bu yeni bir şey değil. Aslında kürsüde konuşurken İstanbul'a ilişkin söyledikleri de pek yeni sayılmaz. Ama Başbakan Erdoğan bir şeyin altını özellikle çiziyor:
"AK Parti'nin hizmet siyasetinin temeli burada atıldı. Değişimci anlayışı, burada İstanbul'da şekillendi..."
Bu yaklaşım İstanbul'un önemini gösteriyordu. Doğrusu AK Parti, diğer partilerle kıyaslanmayacak kadar bir İstanbul partisiydi ve burada kurulmuştu. Bu nedenle İstanbul il kongreleri her zaman önemli oldu. Bu kez yapılan 3'üncü olağan il kongresi ise daha da önemliydi. Çünkü ilk kez bu kongrede iki il başkanı adayı yarışıyor ve parti içi demokrasi açısından yeni bir sınav veriliyordu.
Elbette başka illerde iki adaylı seçimler oldu. Ancak İstanbul başkaydı ve burada ilk kez iki adayın yarışacak olması partinin geleceği açısından hayati önemdeydi.
Bu nedenle salona giren her partili neler olup biteceğini merak ve kaygıyla izliyordu.
Acaba klasik parti kongrelerinde yaşanan gerilimler olacak mıydı?
Doğrusu girişte yaşanan ufak tefek gerilimler dışında pek dikkat çekici bir şey olmadı. Ve kongre coşkuyla başladı.
Mevcut il başkanı Aziz Babuşcu ve eski İstanbul İl Teşkilat Başkanı Metin Külünk'ün taraftarları da salondaki yerlerini almıştı.
Ağırlık Babuşcu taraftarlarında olsa da her iki adayın pankartları da, afişleri de salonda yer alıyordu.
Ama en dikkat çekici pankartı Kâğıthane teşkilatı açmıştı. Son günlerin "Belge Tartışması"na atıf yapan pankartta şöyle yazıyordu:
"Kâğıthane teşkilatının Demokrasi imzası gerçek çıktı" İmza: Adli Tıp...
Kabinedeki gibi değişim
Mevcut İl Başkanı Aziz Babuşcu kürsüye çıkıp konuşmaya başlayınca, salonda yaşanan dalgalanma küçük de olsa bir kaygı yarattı. Ama uzun sürmedi. Herkes merakla Başbakan Erdoğan'ın konuşmasını bekliyordu. Ve Başbakan Erdoğan kürsüye çıkıp konuşmaya başlayınca iki taraf da pür dikkat izlemeye başladı.
Acaba bir mesaj verecek miydi?
Doğrusu Başbakan Erdoğan açık bir mesaj vermedi. Satır aralarını okuyanlarsa gerekli mesajı almıştı.
"İstanbul il teşkilatına yürekten inanıyorum. Bugüne kadar bizleri mahcup etmediniz. Bundan sonra da mahcup etmeyeceksiniz. Bir olacağız, beraber olacağız, diri olacağız. Duygularımıza esir olduğumuz an bittiğimiz gündür..."
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasını bitirip, salondan ayrılmasıyla salon da bir anda boşaldı. Geride delegeler ve çok az sayıda taraftar kaldı.
Salondaki hava da, beklenti de mevcut başkan Aziz Babuşcu ile yola devam edilmesini işaret ediyordu.
İl'de kadro değişimi olacak
Konuştuğumuz herkes de açık ara Babuşcu'nun önde olacağını söylüyordu.
Oylamadan önce uğradığımız Abdi İpekçi'nin hemen yanı başındaki Sur Restoran'da AK Parti'nin ağır topları, Abdülkadir Aksu, Hayati Yazıcı, Egemen Bağış, Murat Başesgioğlu, AK Parti Kadın Kolları Başkanı Fatma Şahin, Mehmet Domaç ve İbrahim Şahin'le karşılaştık.
Aynı hava orada da hâkimdi. Bu da şunu gösteriyor: AK Parti İstanbul'da bir iktidar değişimi değil, kadro değişimi olacak. Tıpkı kabinedeki gibi AK Parti İstanbul'da da 2002'deki kuruluş felsefesine imza atan kadrolarla yeniden toplumun önüne çıkacak.