Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, "Kürt meselesi Türkiye'nin birinci meselesidir, mutlaka halledilmelidir" sözlerine en sert tepki ne yazık ki muhalefet partileri CHP ve MHP'nin liderlerinden geldi.
Oysa toplumun büyük kısmı artık bu sorunun çözülmesini istiyor.
Baykal'a rağmen CHP'nin etkili bir ismi şöyle diyordu:
"Denilmesi gereken tek şey, 'Buyrun çözün...
Çözüm önerinizi tartışmaya açığız ve katkı vermeye hazırız' demekti. Bu konuda siyaset üretmezsek iktidar olma şansımız yok."
Aslında sadece CHP içinde değil MHP içinde de ciddi bir "Kürt sorunu" tartışması var. Parti yönetimleri dirense de toplumla iç içe yaşayan parti mensupları sorunun ne kadar yakıcı olduğunun, bir an önce çözülmesi gerektiğinin farkında.
CHP ve MHP'nin sıradan insanların bile "Artık yeter, bu sorun çözülmeli" dedikleri bir noktada siyaset üretmemeleri yeni siyasi arayışları hızlandırıyor. Belki de bu nedenle yüzde 3.9'luk DP'nin kongresi toplumun ilgi odağı oldu.
Sade partiler değil, sivil toplum örgütleri, iş dünyası ve üniversiteler de sessiz kaldı. Bu noktada TÜSİAD ve TOBB gibi kapsama alanı güçlü örgütlerin özellikle son yıllarda sessizliği dikkat çekiyor.
Oysa TÜSİAD'ın geçmişi bu açıdan olumlu çıkışlarla dolu. Çok kritik geçen 90'lı yılların ortalarında bile Kürt sorununda bedeli ağır olan ciddi tavırları vardı. DTP'ye yakın bir sivil kanaat önderi bu sessizliğin ülkeye yararı olmadığını dile getirerek şöyle diyordu:
"Burada DTP'ye büyük görev düşüyor. Sivil toplum örgütlerini harekete geçirecek bir çaba ortaya koymalılar. Âkil adımlar deniyor. Bunlardan iyi âkil adam mı olur?"
Aslında burada ilk görev milletvekillerine düşüyor.
DTP'liler Batı kentlerine gidip dertlerini anlatmalı, AK Partili, CHP'li ve MHP'liler ise Doğu'ya gitmeli. Sanayi odalarıyla, sivil toplum örgütleriyle görüşülmeli.
Bu noktada son günlerde öncülüğünü işadamı Rahmi Koç'un yaptığı ve Türkiye'nin yetişmiş etkili isimlerinin içinde yer aldığı bir "Think Tank" yapılanması da dikkat çekti.
Bu yapının birçok konuda fikir üreteceği konuşuluyor. Bence önceliği Türkiye'nin 21'inci yüzyıla gidişini engelleyen Kürt sorununa vermeliler. Kürt sorunu çözülmeden Türkiye'nin özgürleşmesi de zenginleşmesi de mümkün değil.