Türkiye'nin derin meselelerini çözmek için yola çıkan çok sayıda parti var, sayıları neredeyse 60'a yaklaşıyor. Önümüzdeki günlerde bunlara bir yenisi daha ekleniyor. AK Parti'den ayrılan eski Devlet Bakanı Abdüllatif Şener nihayet partisini kuruyor.
Siyaseti yakından izleyenlere göre, Şener'in bugüne kadarki açıklamalarında Kürt sorunu, türban, laiklik ve Alevilik gibi temel meselelere ilişkin yeni bir yaklaşım yok. Asker sivil ilişkileri için de aynı şeyi söylemek mümkün. Daha ilginci mevcut iktidar da, muhalefet partileri de pozisyonlarını koruyor.
Bu durumda, Şener'in partisi hangi toplum kesimlerini kucaklayacak merak ediliyor. Bir başka merak konusu da partinin kurucuları...
Bu konuda da ciddi bir sıkışma yaşandığı tahmin ediliyor. Kulislerde konuşulduğu kadarıyla çevresinde birkaç akademisyen ve AK Parti küskünü dışında pek kimse yok. Bu aslında pek de şaşırtıcı değil. Çünkü Şener'in siyaset yapacağı alanda eskiyle kıyaslanmayacak güçlü siyasi aktörler var. Örneğin küskünler için, hatta AK Parti'ye kızanlar için Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş çok daha cazip ve etkili bir seçenek durumunda; Necmettin Erbakan'ın dönüşünün de küskünleri heyecanlandırdığını eklemek gerek. İşte bu zeminde siyaset uzmanları, Şener'in yeni bir alternatif siyaset yaratmasına pek şans vermiyorlar.
Şener şu anda kurucu bulmakta bile zorlanıyor. Öylesine zorlanıyor ki, Merkez sağın etkili ve bilinen isimleri Aydın Menderes ve Bülent Kuşoğlu'na kurucu olma teklifi götürdü ama her ikisi de kabul etmedi.
Büyük olasılıkla Yeni Oluşum Hareketi, Prof. Dr. Abdülbaki Türkoğlu, Mehmet Elkatmış ve Osman Seyfi gibi bilinen AK Parti küskünleri ve birkaç akademisyen dışında pek etkili isim bulamayacak. Bu haliyle yine de adındaki "yeni oluşum"a uygun bir siyaset dili yaratıp yaramayacağını merak ediyorum.