ABD Başkanı Barack Obama'nın ilk okyanus ötesi Türkiye gezisi, kısa, hızlı ve derin etkiler bırakacak tarihi bir gezi oldu.
Bu nedenle de önümüzdeki süreçte daha çok tartışılacak. Çünkü Obama'nın Türkiye'ye ilişkin değerlendirmeleri de, küresel dünyaya bakışı da statükoculaşan dünyaya yeni açılımlar getiriyordu.
Bu açılımların başında da Türkiye'nin dünyadaki yeriyle ilgili değerlendirmeler vardı.
Obama çarpıcı değerlendirmesinde şöyle diyordu:
"Burasının medeniyetlerin buluştuğu ve değişik halkların bir araya geldiği bir yer olduğunu biliyorlar. Farklı yönlere çekilip çekilmeyeceğinizi merak ediyorlar. Fakat ben sanıyorum ki, anlamadıkları Türkiye'nin büyüklüğünün sizin her şeyin orta yerinde bulunabilme yeteneğinizden kaynaklandığıdır. Burası Doğu ve Batı'nın ayrıldığı değil, bir araya geldikleri yerdir."
Türkiye'nin bulunduğu yer konusunda tereddüt edenlerin başında üyesi olmayı beklediğimiz AB ülkeleri geliyor...
AB'nin önemli merkezlerinde hâlâ Türkiye algısı pek net değil. Hâlâ "Farklı yönlere çekilip çekilmeyeceğimizi merak ediyorlar..."
Türkiye her an korkulacak bir "İslam" ülkesi olabilir mi?
İki günlüğüne geldiğimiz Hollanda'nın başkenti Amsterdam'da bu kaygıyı çok açık biçimde görmek mümkün.
Önyargılarla örülü bu kaygının merkezinde ise siyaset ve medya var.
Örneğin Obama'nın tarihi Türkiye gezisini ve TBMM'deki önemli konuşmasını ABD ve İngiltere'de haber kanalları canlı verirken, AB medyası bir hayli uzak durdu. Hollanda'nın büyük gazetelerinde bile küçük haber olarak görüldü.
Peki neden?
Burada konuştuğumuz gazeteci ve akademisyenler, AB'deki bu algıyı "Yaşlı Avrupa" nın statükocu siyasal yapısına ve "AK Parti İslamcı parti" propagandası yapan Türkiye eksenli enformasyona bağlıyorlar.
AB'deki bu algıyı Türkiye ne yazık ki bugüne kadar pek değiştiremedi. Kim bilir belki Obama'nın Türkiye'deki "laik demokrasi" ye vurgusu bir nebze de olsa bunu değiştirebilir.