Sadece son bir aydaki siyasi gelişmeler ve etkinlikler Türkiye'nin ve İstanbul'un yıldızının parladığını gösteriyor. Türkiye, dünya politikasında etkili bir konuma gelirken, kentler arasında da İstanbul öne çıkıyor.
ABD Başkanı Barack Obama 'nın tarihi Türkiye ziyareti bu gerçeği açık biçimde ortaya koydu. Ama sadece Obama'nın ziyareti değil, NATO Genel Sekreterliği'ne Rasmussen'in seçilmesi, bir süre önce Pakistan ve Afganistan Devlet Başkanları'nın Türkiye'ye gelmeleri, Ortadoğu'da Türkiye'nin barışa sunacağı katkı da önemli göstergeler.
Aynı şeyi bir dünya kenti olmaya doğru koşan İstanbul için de söylemek mümkün. İstanbul, geçen yüzyılın siyasal, sosyal, kültürel ve finans merkezleri New York, Londra, Paris, Tokyo ve Hong Kong'la kıyaslandığında küresel dünyanın yeni cazibe merkezi olma yolunda hızla ilerliyor.
Bir süre önce İstanbul'da Dünya Su Forumu yapıldı. Çok sürmeden bu kez Medeniyetler İttifakı 2'nci Forumu'na ev sahipliği yapıyor.
Dün ya liderlerinin buluştuğu bu toplantıya Barack Obama da katılacak.
Küresel çağın küçülen dünyasında Türkiye de İstanbul da hızla büyüyor.
Yeni bir yerel seçimden çıkan Türkiye'nin siyasal güçlerinin, hem Türkiye'ye hem de İstanbul'a bu vizyon ışığında bakıp hazırlanmaları gerekiyor.
Türkiye, içe kapanmayı, askeri müdahaleleri ve kurumların kuşatmasıyla enerjisini yitirmeyi hak etmiyor.
Türkiye toplumu bu yerel seçimlerde demokrasiye sahip çıkarak artık müdahale istemediğini ve eğer bir "balans ayarı" yapılacaksa kendisinin yapacağını çok açık biçimde ortaya koydu.
Geriye bir tek şey kalıyor: Siyaset sınıfının, toplumun bu mesajını doğru okuyup gereğini yapması.
Görünen o ki, önümüzdeki süreçte siyaset, bu mesajı alanların çevresinde şekillenecek.