Sadece siyaset sınıfı değil, toplumun büyük çoğunluğu da siyasi partilerde neler olduğunu dikkatle izliyor.
Kim iktidar olacak? Kim barajı aşacak ve kim kiminle hareket ediyor?
Seçim sürecine giren siyasi partiler de bu merak ve beklenti nedeniyle bir hayli hareketli...
En dikkat çekici kesim de merkez sağ ve sol.
Acaba bu kesimlerde toplumu da etkileyecek yeni bir sinerji yaratılabilir mi?
Ufukta böyle bir çaba görünmüyor.
Ne CHP, çevresindeki solu toparlamak için çaba harcıyor, ne de DYP-Anavatan arasında umut yaratacak bir çıkış söz konusu.
Her iki kesimde de ortak düşünce "Küçük olsun benim olsun!"
Ancak, bu durum yeni arayışların olmayacağı anlamına da gelmiyor.
İşte bu açıdan geçtiğimiz günlerde dengeleri etkileyebilecek ilginç bir görüşme gerçekleşti.
Bir anlamda 2007'nin sürprizi denilecek görüşmenin taraflarından biri eski başbakanlardan Tansu Çiller, diğeri ise Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu'ydu.
Gerçekten de biri eski, diğeri yeni iki liderin görüşmesi her açıdan ilgi çekici.
Daha doğrusu görüşmenin zamanlaması bile ilginç. Çünkü, içinden geçilen dönem, DYP ile Anavatan Partisi arasında rekabetin en yoğun yaşandığı dönem. Özellikle son dönemlerde Ağar'ın siyasi çıkışlarıyla DYP'nin bir adım öne geçmesi bu rekabet daha da artırdı.
Dikkat edilirse DYP'ye yeni transferler bile ağırlıkla Anavatan kaynaklı..
Bu nedenle son birkaç aydır DYP ile Anavatan arasında bırakın birleşmeyi adeta adı konulmamış bir gizli savaş yaşanıyor.
İşte bu noktada Tansu Çiller-Erkan Mumcu görüşmesi beklenenin üstünde bir anlam kazanıyor.
Acaba merkez sağda DYP'ye karşı yeni bir atak mı hazırlanıyor?
İşin doğrusu uzun süredir politika dışında kalan Çiller'in DYP'ye karşı temkinli bir politika izlediği ve DYP içindeki muhaliflere bile sıcak mesajlar vermediği biliniyor.
Peki o zaman bu görüşmenin amacı neydi?
Denilenlere göre, İstanbul'da Çiller'in Yeniköy'deki yalısında akşam saatlerinde gerçekleşen görüşmede, iki lider daha çok Türkiye'nin içinde bulunduğu iç ve dış olaylar üzerine konuştu.
Ama herkesin asıl merak ettiği soru şu:
Acaba merkez sağın seçimlerde nasıl bir performans göstereceği konusu konuşuldu mu?
Ya da merkez sağın tümünü içeren yeni bir birlikteliğin nabız yoklaması mı yapıldı?
Görüşmecilerin nasıl bir açıklama yapacağını şimdiden merak ediyorum.