Gerçekten de Brüksel'de beklenenin üstünde "sıcak", yağmursuz ve güneşli bir hava var.
Bu havayı Olli Rehn'in müzakerelerle ilgili açıklaması biraz soğutsa da çok da etkili olmadı.
Çünkü Brüksel'deki herkes siyasi havadaki değişimi doğru değerlendirmek için "bardağın dolu tarafını" işaret ediyor.
Hatta bir uzman şöyle diyor;
"Türkiye çağdaş normları yakalamak için bir değişim programı uyguluyor. Bu inişli çıkışlı bir yol. İşe pozitif bakmak bizim hanemize artı yazar. Rehn'in tavsiye kararını erken açıklamasının altında başka şeyler aramak doğru değil. Gerçek şu; aslında Türkiye'ye girişimlerde bulunması için zaman verildi. Bu süreyi iyi değerlendirmeliyiz."
AB'ye karşı olanların elini rahatlatan bu duruma rağmen Brüksel'de Türkiye'nin mücadelesi kesintisiz sürüyor.
Bunun en çarpıcı örneği de İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olmasıyla ilgili çalışmalar.
Önceki gün Brüksel Conrad Otel'de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti olması için çaba harcayanlara bir teşekkür yemeği verdi.
Yemekte Topbaş'ı Avrupa'nın farklı ülkelerinden gelen onlarca Türkiye dostu da yalnız bırakmadı.
Onlardan birkaç parlamento üyesini Türkiye kamuoyunun bilmesinde yarar var:
Joost Lagendijk, Giorgos Glynos, Marco Coppato, Carlos Cornero Gonzalez, Richard Balfe ve Jan Zahradil...
Türkiye'den de önemli isimler katıldı geceye...
AK Parti Milletvekili Murat Mercan, Egemen Bağış, Nuri Çolakoğlu, Avrupa Parlamento üyesi Vural Öger, Brüksel Büyükelçisi Fuat Tanlay, Bahadır Kaleağası, Adnan Çebi ve işadamı Alaattin Kuday onlardan birkaçıydı.
Dostluk rüzgarlarının estiği yemekte, Topbaş'ın şu sözleri geceye son noktayı koydu:
"Eksikliklerimizin olduğunun farkındayız. Ama hem Türkiye'nin hem de İstanbul'un hak ettikleri noktaya geleceklerinden hiç kuşkumuz yok. Biz yolumuza devam ediyoruz. Mücadelemizde destek olan tüm dostlara yürekten teşekkürler."
Yemekte de ortaya çıktığı gibi Brüksel'de hiç de karamsar bir hava yok.
Türkiye de, İstanbul da yoluna devam ediyor.