Erken seçim tartışmaları yoğunlaştıkça, siyaset kulisleri de hareketlendi. En hareketli alan ise merkez sağ.
AK Parti, DYP ve Anavatan'ın beslendiği bu damar üzerinde ince hesaplar yapılıyor.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın "sağa açılma" politikası da buna işaret ediyor.
Ve kafalarda şu sorunun cevabı aranıyor:
Acaba merkez sağ damar bu seçimde kimi iktidar yapacak?
AK Parti'nin hala birinci parti olduğu kesin. Meclis dışı partileri bir yana bırakırsak geriye DYP ve Anavatan kalıyor.
Şimdi siyaset kulislerinde en çok bu iki partinin olası bir erken seçimde nasıl bir performans gösterecekleri konuşuluyor.
Denilen şu; DYP de, Anavatan da kamuoyu yoklamaları ne derse desin baraj civarında dolaşıyor. Biri geçse öteki geçemeyecek. En iyisi bu seçime yönelik yeni bir işbirliği geliştirmeleri.
Kulislerde dile getirilen bu görüşe, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar da, Anavatan Genel Başkanı Erkan Mumcu da neredeyse aynı cevabı veriyor: "İki kere iki dört etmez. Ayrıca suni birleşmeler doğru değil. Millet sandıkta ne yapması gerektiğini bilir." Eski DYP'li genç siyasetçilerden biri bu yaklaşımı şöyle değerlendiriyor: "Her iki liderin yaklaşımı da eski ve klasik. Sol partiler arasındaki birleşmelere göre sonuç çıkarıyorlar. Bu doğru değil. Solda iki kere iki dört etmeyebilir, ama sağda durum farklı. Merkez sağda tam tersine iki kere iki altı bile eder . Atılan ufak bir adım inanılmaz sinerji yaratır. Önemli olan bu gerçeği görmek." Merkez sağda, böyle ayağı yere basan yaklaşımlar olduğu gibi çok daha büyük hayaller peşinde koşanlar da var. Daha doğrusu mevcut partilere rağmen hala arayış içinde olan grupları ve kişileri tek bir çatı altında "toplama ütopyası" da sürüyor.
Merkez sağ siyasetin içinden gelen genç politikacı "ütopyası" nı şöyle anlatıyor: "AK Parti merkez sağı kucaklayamadı. Mevcut merkez sağ da yeni bir dil yaratarak alternatif olamadı. Olması için bugün kulislerde geçen isimlerin bir araya getirilmesi gerekiyor. Mesela,
İlhan Kesici, Sadettin Tantan, Mehmet Ali Bayar, Ali Müfit Gürtuna, Mehmet Ali İrtemçelik, Deniz Bölükbaşı (Osman Bölükbaşı'nın oğlu), Lütfullah Kayalar, Aydın Menderes, Reha Çamuroğlu, Mehmet Haberal ve Ahmet Denizolgun'un bu hareketin içinde olması gerekiyor.
Araya girip soruyoruz; bugün mevcut iki parti bir araya gelmiyor, bu kadar isim nasıl bir araya gelecek? Ayrıca birçoğu merkez sağda da olsa farklı düşüncelere sahip.
Genç politikacı asıl zenginliğin bu farklılıkta olduğunu vurgulayarak şöyle devam ediyor: "Zor değil. Kanaat önderi 10 kişinin oluşturacağı bir organizasyon yeter. Burada bir tek şart olacak. Yüzde 5 merkez yoklaması. Yüzde 95 ön seçim. Bu, topluma itibar gören yeni siyasetçiler katar. Asıl önemli değişim ise bu birlikteliğin bir dönem sonrası ortaya çıkar." Genç politikacının "ütopyası"nda eski liderlere yer yok. Çünkü ona göre eskilerin oyun kurma noktasında sıkıntıları var.
Gerçekler ve ütopya arasına sıkışan merkez sağın yeni dönemde bir çıkış noktası bulup bulamayacağı henüz belli değil.
Ancak önemli görüşmeler ve ikili ilişkiler de sürüyor. İbrenin, seçim hattına girildiğinde kimden yana döneceği daha bir netleşecek.
Bu açıdan eski liderlerden Mesut Yılmaz'la Ağar'ın sık sık görüşmesi dikkatlerden kaçmıyor.
Peki bu ilişki sağda yeni bir hareketlenme yaratır mı? Genç politikacının buna cevabı da ilginç oluyor.
"Bu pozisyon siyasetidir. Tansu Çiller de Erkan Mumcu ile yakın ilişki kurar o zaman. Taraflar dengelenir ve bir şey değişmez. Ama başta söylediğim yuvarlak masa bu durumu değiştirebilir. Hepsi bir akşam yemeğinin işidir. Ortaya doğru bir iş çıkar. Ve bana göre bu harekete Erkan Mumcu sempatiyle bakar." Denilen o ki; bu birlikteliğin partisi de hazır, Erkan Mumcu'nun elinde bulunan Demokrat Parti.
Ütopyanın kelime karşılığı "gerçekleştirilmesi imkansız düşünce" olarak biliniyor.
Acaba kulislerde konuşulan bu öngörüler çok mu imkansız?