DİSK'in başlattığı 'sol arayış' toplantıları sürüyor. İlkinde değilse bile ikincisinde ilgi toplamaya da başladı.
Kuşkusuz bu ilgi belli bir kesim için söz konusu. Sendikacılar, aydınlar, akademisyenler ve eski siyasetçiler.
Toplumun bu 'arayışa' ilgisizliği ise dikkat çekiyor.
Peki bu gerçeğe rağmen sol ne arıyor? Ortada 'sol' adına siyaset yapan birkaç parti varken, DİSK neden böyle bir rol üstlendi?
Bu sorulara cevap vermeden önce, Bolu ve ardından İstanbul'da yapılan iki toplantının kulislerde ve özellikle sol kesimde nasıl yankılandığına bakalım.
Önce genel bir değerlendirmeyi dile getirelim:
Siyasetin içinden gelen ve eski bir sosyal demokrat siyasetçi şöyle diyor:
"Türkiye'nin sosyal demokrat bir partiye ihtiyacı olduğu kesin. Bunu biz yıllardır söylüyoruz. Bu söylem ortada dururken DİSK ve bir grup aydının böyle bir arayış başlatmaları doğrusu beni şaşırttı. Üstelik bizi çağırmadılar da."
Bir başka ilginç tespiti ise toplantıya katılanlarda biri anlatıyor:
"İlk çağırdıklarında heyecan duydum. İkinci toplantı karışıktı. Ortada birbirinden farklı çok sayıda sol var. Erinç Yeldan, Zekeriye Temizel gibi isimlerle Profesör Burhan Şenatalar, İbrahim Kaboğlu, Fuat Keyman nasıl bir arada olur? Buradan nasıl bir sol çıkar doğrusu anlamış değilim."
Hem bu eleştirileri, hem de 'sol arayış'ın neyi hedeflediğini, sürecin içinde olan Prof. Dr. Burhan Şenatalar'a sorduk.
Şentalar, 'sol arayış' gerekçesini şöyle ortaya koyuyor:
"Türkiye'nin ciddi sorunları var. Dolayısıyla solun ciddi bir misyonu olması gerekiyor. Sola ihtiyaç var. Bugün seçmen bunu böyle tanımlamıyor olabilir. Ama tarihsel misyonu ve dünya görüşü açısından sol, Türkiye'de oynaması gereken rolü oynayamıyor."
Solun bu rolü nasıl oynaması gerektiğini ise Şenatalar şöyle anlatıyor:
"Önemli olan siyaset yapma üslubu ve anlayışı. Bu demokratik anlayış temelinde toplumla iç içe geçen, toplumun bir şekilde sesini duyurabileceği bir örgütlenme ve sorunlara ciddi biçimde çözüm arayan bir örgütlenme yaratılmalı."
Prof. Dr. Burhan Şentalar'a bugün Türkiye'de ciddi bir 'ulusal sol' ve 'demokrat sol' ayrımı yaşandığını belirterek ünlü şair Atilla İlhan'ın klasik sorusunu soruyoruz: 'Hangi sol?'
İşte Profesör Şenatalar'ın yanıtı:
"Hangi sol dendiği zaman benim anlayışıma göre çağdaş sosyal demokrasi. Sosyal demokrasi esas olarak, piyasa ekonomisini kabul eder ama piyasa ekonomisine teslim olmaz. Küreselleşme bir realitedir ama getirdiği sorunları sakıncaları bir şekilde görmek ve aşmaya çalışmak şarttır. Türkiye'nin derin sorunlarını çözmek için sosyal demokrasi iktidar olmalıdır."
Peki soldaki bu arayış Türkiye için bir çıkış olabilir mi?
Bu soruyu Prof. Dr. Baskın Oran'a soruyoruz. Oran'ın cevabı bir hayli farklı oluyor:
"Solun işi zor. 12 Eylül ve Küreselleşme yıktı geçti. Küreselleşme işsiz sayısını artırdı. Kapıda 10 binler beklerken, iş gücünün pazarlık gücü azaldı. Şu anda solun partileşme aşaması bir çok nedenle çok zor."
Baskın Oran'a bu arayışı DİSK'in başlatmasının özellikle mevcut kurulu partiler tarafından eleştirildiğini aktarıyoruz. Bunu birinin yapması gerektiğini vurgulayan Profesör Oran şöyle devam ediyor:
"Bu biraz yamalı bohça gibi. Ama önemli olan ne yapılacağının bilinmesi.
Şu anda sol, insan ve azınlık hakları söylemine destek vermeli, böylece demokrasiyi kuvvetlendirmeli, zamanı gelince de o yaratılmasına katkı verdiği ortamı kullanarak emeğin haklarını savunmalı. Ama bu demek değil ki, asgari ücretin artmasını, toplu sözleşme hakkını verilmesini savunmamalı. Ama öncelikle demokrasiye katkı sunmalı."