Başbakan Tayyip Erdoğan'ın TUSİAD İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç'a yönelik açıklaması çok net: "Suç işliyorlar."
TÜSİAD'da yapılan toplantıda iki konu öne çıkmıştı. Birincisi TÜSİAD İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç'un Rektör Aşkın'la ilgili açıklaması. Koç aynen şöyle diyordu:
"Rektör Yücel Aşkın' a reva görülen muameleyi tasvip etmek mümkün değil."
İkincisi ise seçim barajı. Bunu hem Cumhurbaşkanı Necdet Sezer dile getirdi hem de TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı.
Aslında seçim barajının yüzde 10'dan aşağı çekilmesi yeni bir talep de değil.
Ömer Sabancı bu konuda şöyle diyor:
"Ülkemiz için siyasi istikrar önemli ama temsilde adaletin sağlanması da önemli."
Bu açıklamalardan birincisine karşı Başbakan Erdoğan'ın cevabı gerçekten sert oldu.
"Bu bir suçtur ve bu suç işlenmiştir. Bunu TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı söylediği gibi başkaları da söylüyor. Ana muhalefet partisi de aynı suçu işledi. Başka kuruluşlar da aynı suçu işledi."
Başbakan Erdoğan Anayasa'nın 138. Maddesine dayanarak bunları söylüyor.
Bir hukukçu anlatıyor:
"Aynı Anayasa'nın 38/4 maddesi var. O da başka bir gerçeğe işaret ediyor, 'Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.' Bu AB süreci açısından çok daha önemli bir madde."
Şimdi gelin işin içinden çıkın.
Başbakan Erdoğan resmen 'yargıya müdahale ettikleri gerekçesiyle' birilerini 'suçlu' ilan ediyor.
Peki 'suç işliyorlar' sözü ne anlama geliyor?
Bir hukukçu şöyle diyor:
"Hakime savcıya artık gerek yok. Başbakan zaten açık açık söylüyor, 'suç işliyorlar' diye. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı ne yapacak doğrusu merak ediyorum. Yapılması gereken bu değildi. daha yumuşak bir yaklaşım olmalıydı."
Toplumun büyük çoğunluğu bu tartışmanın gereksizliği konusunda hem fikir.
Dahası bu tartışmanın belki de en hazin yanı, son 15 yılda Türkiye'nin demokratikleşmesinde, insan haklarında, AB sürecinde en tutarlı tavrı sergileyen TÜSİAD'a yönelik olması...
TÜSİAD en kritik dönemlerde bile örneğin Kürt Sorunu konusunda demokratik bir tavır sergiledi. Hatta Başbakan Tayyip Erdoğan'ın şiir okuduğu için yargılandığı dönemde bugün söylenenlerden çok daha ileri şeyler söyledi.
Tepki hiç değişmedi. Ya 'çizmeyi aşmak'la suçlandı, ya da bugünkü gibi 'suç işlemekle'
Aslında bugün yaşanan sert tartışmanın temelinde yine siyasi kaygılar egemen.
Bu çıkış ilk bakışta AK Parti'de bir gerginliğe işaret etse de aslında parti tabanında farklı bir algılama yaratıyor.
Bir AK Partili şöyle diyor:
"Başbakanın bu çıkışı bizim açımızdan çok anlamlı. Bir dik duruşu gösteriyor. TÜSİAD bugün Türkiye'nin en zengin ve en güçlü örgütü. Onlara karşı bu sert çıkış önemli. Son dönemlerdeki tüm tartışmalar Başbakanın güçlü olduğunu gösteriyor."
Peki bu tartışmalar Türkiye'yi nereye götürür?
Demokrasi içinde bu tür tartışmaların yaşanması doğal. Ancak bunlar arasında doğal olamayan ve ciddi kırılma yaratacak olan Rektör Aşkın olayıdır. Sadece muhalefet partileri veya sivil toplum örgütleri değil, bizzat AK Parti tabanı da bu olayı pür dikkat izliyor. Sonuç derin kırılmalar yaratabilir!