Müzecilik alanındaki olumlu gelişmeleri basında sık sık okuyoruz. Ancak, bu gelişme içinde, detay da olsa yanlış bir uygulama söz konusu. İstanbul Modern'in içinde kafeterya olarak Borsa lokantasının işlettiği şık ve lüks bir kafe-restoran açıldı. Sabancı Müzesi'nin içinde de Changa restoranı tarafından, "Müzedechanga" adında yine üst seviye, içinde füzyon mutfağını bulabileceğiniz bir restoran açılmış.
Şık restoranları ben de severim. Ama müze kafeteryası dendiği zaman, gezerken soluklanacağınız, çay-kahve, sandviç, çörek vb. sunulan self servis yerler akla gelir; bütün dünyada da bu böyledir: Louvre, D'Orsay, Versay, Metropolitan Art, Moma gibi...
Bunun böyle olmasının bir mantığı da var, hem müzeyi gezen ortalama ziyaretçinin alım seviyesi açısından, hem de ziyaretçilerin zamanlarını "fine dining" yaparak değil, müzedeki eserleri inceleyerek geçirmeleri için. Bu müzelerin içinde, pasolarıyla indirimli gezen orta direk öğrencilerin bir çay içip poğaça yiyebilecekleri bir kafeterya olması, bence mevcut uygulamadan daha yararlı ve amacına uygun olurdu. Saygılarımla... Bener Dağlıer