Türkiye'nin gündeminde yine İstanbul ve Kadir Topbaş var. Daha önce de yazdım, ' artık şehirlerin ülkeleri taşıdığı' bir dönemdeyiz. İstanbul, Türkiye için böyle bir şehirdir. Tarihi derinliği, coğrafi güzelliği, stratejik konumu İstanbul'u önümüzdeki süreçte dünyanın en önemli kenti yapacak. Ama ne yazık ki İstanbul bu misyona uygun yönetilmiyor.
Şu son bir buçuk yılda ortaya konulan manzaraya bir bakın... İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, ortaya attığı hiçbir fikrin arkasında durmadı. Birkaçını sıralayalım.
Göreve geldiği ilk günlerde eski başkan Ali Müfit Gürtuna döneminde yapılan bütün işleri durdurdu. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi bir kısım projeyi yeniden başlattı.
Pendik'te fay hattına benzin istasyonu yapma izni verildi. ' Orada fay hattı olduğunu bilmiyordum' dedi.
Hayırsız Ada'ya Semazen heykeli önerdi, geri adım attı.
Haliç'e kendi çizdiği ' Boynuzlu Köprü Projesi'nin tek olduğunu söyledi çok sayıda örneği çıktı.
Okul servis ücretlerine yüzde 17 zam verildi, sonra geri aldı.
Kadıköy Göztepe Parkı'na cami olayı ortaya atıldı, önce ' haberim yok' açıklaması yaptı, ardından ' meclis kararı değiştirilemez' dedi.
'Haydarpaşa ve Galataport'a 'Torba Kanunu' ile özel imar statüsü tanındı, sessiz kaldı. Bunları uzatmak mümkün.
Şimdi Zincirlikuyu'daki Karayolları'na ait alana 650 metrelik gökdelen projesinin 'hayal ürünü' olduğunu söylüyor. Cannes'da MIPIM Fuarı'na giden herkes biliyor. O gökdelen projesi 'Şehir Atölyesi'nin denetiminde çizildi ve MIPIM'de sergilendi.
Neyi ve neden inkar ediyorsunuz?
Eğer bu projeler veya attığınız herhangi bir adım, toplumun yararına ise ve gerçekten İstanbul'u dünyaya taşıyacaksa neden savunmuyorsunuz? Ayrıca yerel demokrasinin geliştirilmesi gerektiği bir dönemde, AB ile müzakere sürecine giren bir Türkiye'de, siz İstanbullular'a hangi projeyi sordunuz ve hangi kararları halkla birlikte aldınız? Eminim bu tutumunuz sadece bizi değil, kendi partinizin üyelerini de rahatsız ediyor.
Ve bu durumdan kimsenin de memnun olduğunu sanmıyorum. Çünkü değişen Türkiye'ye bu tavır yakışmıyor. Son döneme bakın, AK Parti iktidarının yarattığı ' sessiz devrim'lerle İstanbul'da yapılanlar arasında bir bağ var mı? Yok. Neden? Bu nedeni düşününce aklıma siyasette zaman zaman gündeme getirilen ve tutmayan ' Abi' formülü geliyor.
Genel siyasette ortaya atılan ne ' İsmet Abi', ne ' Hikmet Abi' ne de en son CHP İstanbul İl seçimlerinde gündeme gelen ' Altan Abi' formülü tuttu.
Kısaca siyasetin ' abi'leri toplumun ' ağabeyi' olamıyor.
Bunun yaşayan son örneği, ' Kadir Abi' formülüdür. Yerel versiyon da olsa tutmadığı açık. Belki de bu yüzden kararlar Ankara'dan, şimdi ise Dolmabahçe'den verilmeye başlandı. Biz bu gerçeği aylar önce gördüğümüz için Başbakan
Tayyip Erdoğan'a çağrıda bulunmuş ve ' İstanbul'a el koyun' demiştik. Sanıyorum geçtiğimiz hafta cuma akşamı Dolmabahçe'de, Başbakan Erdoğan'ın başkanlığında yapılan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin tüm üst düzey yöneticilerinin katıldığı toplantı bu sürecin son noktasıydı.
İstanbul asıl şimdi yeni bir döneme giriyor.