İstanbul'u 'ışığını kaybeden şehir' diye yazınca, insanların nasıl ışıl ışıl bir İstanbul özlemi çektikleri ortaya çıktı. Yazıda, 'Çok mu zor bu iş?' diye sormuştum. Daha o gün, bu sorunun cevabı geldi. Arayan Beyoğlu'nun genç belediye başkanı Ahmet Misbah Demircan'dı... Telefonda bile sesindeki heyecanı hissetmek mümkün. Sonra birlikte Beyoğlu'nu gezdik. Talimhane'de başlayan ışık seli, şimdi Galata Kulesi'ne giden caddeleri, Tarlabaşı'nın arka sokaklarını ve Kasımpaşa Meydanı'nı sarmaya başlamış. Anladığım kadarıyla istedikten sonra başarılmayacak iş yok. Belediye Başkanı Demircan, heyecanla 'İstanbul Paris olmalı' diyor ve ekliyor: "Şehrin ışıklarıyla ilgili yapılacak çok şey var. Talimhane'yi aydınlattık, insanlar psikolojik olarak aydınlandıklarını hissediyorlar. 'Bir lamba beş bekçidir' derler doğruymuş. İkinci olarak, Galatasaray'a kadar olan aydınlatmayı Tünel'e uzattık." Aydınlığı sevmek gerekiyor, sevince çare bulmak kolay. Demircan bu çareyi bulmuş ve hayata geçirmiş: "Param da yok aslında. Sokak sokak dolaştım ve esnafı ikna ettim. 5 yıl içinde Beyoğlu'nu ışıl ışıl yapacağım." Işık, sadece şehrin çehresini değiştirmekle kalmıyor, suç üreten karanlık sokaklarda başka bir dönüşüme de yol açıyor.
Bu İstanbul için o kadar önemli ki...