Türkiye, demiryollarına 50 yıldır 'tek çivi' çakılmamasının bedelini çok ağır ödedi ve ödemeye devam ediyor. Çünkü demiryolu ve deniz yolu ihmal edilince taşımacılık ve ulaşımın bütün yükü karayoluna kaydı. Böyle olunca da her gün trafik kazalarında onlarca can vermeye başladık. Kuşkusuz bu bedeli sadece canımızla değil, paramızla da pahalıya ödüyoruz.
50 yıldır 'tek çivi' çakılmayan demiryollarımıza ilk 'çivi', 'hızlandırılmış tren' adıyla çakıldı ama ne acı ki o da 'aceleye' getirildiği için bedeli yine acı ve gözyaşıyla ödendi.
Türkiye'deki demiryolları gerçeğinin önemli bir boyutu da eğitilmiş eleman sorunu. Sizi bilmiyorum ama ben ilk kez bir öğrenciden öğrendim. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Porsuk Meslek Yüksek Okulu'nun Raylı Sistem Teknolojileri diye bir bölümü var. Okul üç dalda eğitim veriyor: İşletmecilik, Makine ve Yol... Okula ilişkin internetten biraz araştırma yapınca şöyle bir haber de dikkatimi çekti. Haberin başlığı "Okul bitmeden iş buluyorlar." Ne kadar iyi değil mi? Ama işin gerçeği böyle mi? Bu okuldan mezun olduğunu söyleyen genç bir arkadaşımız aradı. Okulun 100 kişilik ilk mezunlarından. Ama iş bulma konusunda dertli. Şöyle yakınıyor: "6 ay önce mezun olduk. Aramızdan sadece 10 arkadaşımız Eskişehir Devlet Demiryolları'nda iş bulabildi. 90 kişi hâlâ işsiz. İstanbul da dahil birçok yere başvurdum. Hiçbir yerde iş bulamadım."
Bu gerçek insanı üzüyor. 90 kişi ilginç bir alanda eğitim almış ama iş bulamıyor. Türkiye'nin raylı sistemler alanında eğitimli ve deneyimli elemana ihtiyacı olduğu açık. Büyük kentlerde bir 'raylı sisteme' geçiş döneminin yaşandığını biliyoruz. Peki nasıl oluyor da bu genç insanlar iş bulamıyor? Cevabı yine genç arkadaş veriyor: "Gittiğimiz her yerde 'Bir tanıdık bulun' deniyor. Ben bu işin eğitimini aldım. Eğer sadece tanıdıkları olanlar iş bulacaksa devlet bizi niçin okuttu?"