Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKUR TEMSİLCİSİ İBRAHİM ALTAY

Yağmacılık son bulmalı!

Sabahları erken saatlerde uyanıp gazetenin internet sitesine giren ve özellikle köşe yazarlarını takip eden bir okur kitlesi var.
Bu hafta hayal kırıklığına uğradılar.
Çünkü Sabah yazarlarının köşe yazıları internet sitesine eskiden olduğu gibi geceden yüklenmiyor. Gündüz saatlerini, en erken 8.00'i beklemek gerekiyor.
Çok sayıda okurumuz sitenin güncellenmediğini sandılar;
'Yazarların önceki günkü yazıları duruyor, bir yanlışlık var' diyerek mesaj attılar. Hayır, bir yanlışlık yok. Bu, Turkuvaz ve Demirören medya gruplarının aldığı müşterek bir karar.
Kararın iki maksadı var. Bir: Basılı gazeteye olan alakayı artırmak...
İki: Gazete tarafından üretilen özgün içeriğin yağmalanmasını engellemek...
İki büyük medya grubu tarafından uygulamaya konulan bu stratejinin başarılı olup olmayacağını zaman gösterecek. Basılı gazetelerin tirajlarında zaman içinde gözle görülür bir artış gerçekleşirse birinci madde konusunda, internet sitelerinin tıklanma sayılarında gözle görülür bir artış gerçekleşirse ikinci madde konusunda bu iki medya grubu haklı demektir.
Telif hakları Yağmalanma tabirini özellikle kullandım. Çünkü dijital medyada telif hakları ve alıntılama ahlakı konusunda henüz ortak bir anlayış ve uzlaşma zemini teşekkül etmemiş durumda. Geçmişte başlatılan bazı girişimler de ya kadük oldu ya da akim kaldı.
Şimdi herkesin birbirinin malını yağmaladığı bir dönemdeyiz. Sabah gazetesi köşe yazılarını gece siteye koyduğunda sabah olmadan aynı yazılar onlarca farklı internet sitesi tarafından olduğu gibi kopyalanmış oluyor. Bazı siteler var ki sadece Sabah gazetesinde değil bütün günlük gazetelerde yayımlanan köşe yazılarını toplayıp kendi mallarıymış gibi yayımlıyorlar. Dolayısıyla Sabah gazetesi tarafından üretilen bir içeriğe ulaşmak için gazetenin kendi sayfasına gitmeye gerek kalmıyor.
Ajanslara abone olup onların geçtiği haberleri internet sitelerine olduğu gibi aktarmak bir noktaya kadar kabul edilebilir diyelim.
Neticede bedeli ödenmiş bir hizmettir bu. Genel haber akışının içindeki nispeti belli bir yüzdeyi geçmemek şartıyla anlaşılabilir.
Fakat bir gazetenin köşe yazarlarının ürettiği yazıları izin almadan olduğu gibi yayımlamak hangi ahlakla izah edilebilir. Bu gazeteler köşe yazarları istihdam ediyor, onlara yazıları için telif ödüyor.
Yazarların ürettiği özgün içeriklerin de yalnızca kendi mecralarında bulunmasını istemek en tabii hakları.
Konuyla ilgili yasal düzenlemelerin henüz yetersiz olması sizin bu hırsızlığı yapmaya hakkınız olduğunu göstermez.

Ahlaki çözümler
Köşe yazılarının kopyalanmasının normal olduğunu savunanların başlıca iki karşı argümanı var.
İlk olarak bu yazıların paylaşılmasının yazarlara ve dolayısıyla gazetelere olan alakayı artırdığını söylüyorlar.
İkinci olarak yaşadığımız çağda bunun önüne geçmenin mümkün olmadığını savunuyorlar.
İkisi de tartışmalı savlar... Kaldı ki bütünüyle haklı olduklarını varsaysak bile bu gerçek, alıntılama ahlakıyla alakalı sorunları ortadan kaldırmıyor. Bu, en hafif tabirle bir 'aşırma' eylemi.
Başka bir gazetede yayımlanan bir yazıyı alıntılamanın doğru yolları da var. Sözgelimi kaynak göstererek bir kısmını yayınlayabilir ve yazının tamamını okumak isteyenleri gazetenin kendi sayfasına yönlendirebilirsiniz.
Ya da yayımlanan yazıyı bir bağlam içinde özetleyip yazının orijinal halini okumak isteyenleri yine gazetenin sayfasına yönlendirebilirsiniz.
Elbette başka formüller de bulunabilir ama yazıları kopyalayıp yapıştırmak ve buradan trafik kazanmaya çalışmak haksızlık.

***


Bir intihal vakası

Şimdi de iğneyi Sabah gazetesine batıralım.
Sabah gazetesinin Turizm ekinde yayımlanan "Ağrı'nın Gözdesi İshak Paşa Sarayı" başlıklı yazıda ağır bir intihal vakası var. kulturportali.gov.tr editörlerinin yaptığı uyarı üzerine konuyu inceledim. Turizm ekinde yayımlanan yazı sözünü ettiğim siteden kelimesi kelimesine kopyalanmış. Bir iki paragraf hariç, onlar da muhtemelen sayfaya sığmamış. Bir de başlıklar farklı.
Sitenin editörleri haklı olarak talep etmişler:
"İlgili haberde içeriğimizden faydalanılmış ancak canlı bir link veya kaynak gösterilmemiştir.
Zaman zaman sayfamızda güncellemeler yapılmakta olup hatalı bilgiler ayıklanmaktadır.
Bu nedenle sayfamızdaki içerikleri kullanmanız durumunda www.kulturportali. gov.tr adresini veya içeriğin doğrudan adresini kaynak olarak belirtmenizi rica ederiz." Haklılar. Fakat bence bu kaynak göstererek çözülebilecek bir sorun değil. Editörlerimiz 'altın makas' olarak tabir edebileceğimiz bu kes ve yapıştır yöntemini kesinlikle kullanmamalı.

***


Kan davası olmaz

Sabah Özel İstihbarat biriminin Neşe Sapmazİbrahim Arıkan davasını takip etmek konusundaki hırsı baş döndürücü. Muhabirlerden biri bıraksa diğeri ele alıyor konuyu. Mahkemede kâtip öksürse neredeyse onu da haber yapacaklar. Üstelik bu konuda alınmış yayın yasağı kararına rağmen.
Atakan Irmak imzalı son haber şöyle başlamış:
"Televizyon sunucusu olduğu iddia edilen Neşe Sapmaz..." Ne demekse... Kim iddia etmiş? Nerede geçiyor?
Kaldı ki siz gazeteci değil misiniz? Böyle bir iddia varsa bile bunu araştırıp doğru olup olmadığını anlamanız o kadar zor mu? Neşe Sapmaz televizyon programı yapmış mı yapmamış mı diye bakarsınız, yapmışsa 'televizyon sunucusu' der geçersiniz. 'İddia edilen' gibi tahkir edici laflar kullanmazsınız.
Değerli dostlarım! Farkındayım; Hıncal abinin yazıları, benim eleştirilerim derken bu mesele içinizde bir ukdeye dönüştü. Fakat gazetecilikte kan davası gütmek olmaz. Gazetecilikte hiddete, öfkeye yenilmek olmaz. Gazeteci intikam peşinde koşmaz. Ne diyor yüzüne tüküren düşmanını öldürmeyen Hazreti Ali: "Ben Allah'ın arslanıyım, nefsimin değil." Hepimizin kulağına küpe olmalı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA