Cerablus operasyonundan sonra, bir süre önce tedavüle sokulan 'Kürt koridoru' ibaresini daha sık duymaya başladık.
'Kürt koridoru' derken Suriye'nin kuzeyinde YPG tarafından kontrol edilen ve Türkiye sınırını boydan boya kuşatacak şekilde genişletilmek istenen hattan söz ediliyor. Bu tamlama pek çok okurumuzu rahatsız ediyor:
"Kürt koridoru demeyin. Biz Kürdüz, YPG ya da PKK bizim temsilcimiz değil, inciniyoruz" diyorlar.
Okur Temsilcisi'ne aynı minvalde onlarca mesaj geliyor. Nedeni, Sabah gazetesindeki kimi haber ve yazılarda da bu tabirin kullanılması...
Daha önce de birçok vesile ile yazdık. Hiçbir terör örgütü, hiçbir dini ya da etnik grubu temsil edemez. Katillere özgürlük savaşçısı muamelesi yapılamaz. Teröristlerden söz ederken eylemci, devrimci, gerilla, milis gibi kavramlar kullanılamaz.
Teröristin hangi ulustan olduğuna, hangi dili konuştuğuna, hangi etnik gruba mensup olduğuna, hangi dine inandığına bakılmaz. Terörle herhangi bir aidiyet kümesi arasında bağ kurulmaz.
Bir terör örgütüyle savaşıyor olması, başka bir terör örgütünü meşrulaştırmaz. Nasıl ki DAEŞ'in boyunduruğu altında bulunan yerlerden Arap bölgesi, Müslüman bölgesi falan diyerek söz etmiyorsak, YPG'nin istila ettiği ya da etmeye çalıştığı yerlerden de bir etnik vurguyla söz etmemeliyiz.
Kavramı kullanan biz değilsek en azından tırnak içinde vermeliyiz.
***
Merhamet yorgunluğu
Bazen bir kare fotoğraf yüzlerce haberin, köşe yazısının, şiirin anlatamayacağı bir hikâyeyi bütün çıplaklığıyla ve çarpıcılığıyla anlatır.
Birkaç gün önce çekilen ve iki gün içinde Suriye'deki şiddet ve yıkımın simgesi haline Ümran Dakneş'in fotoğrafı gibi...
Enkazdan çıkarılmış beş yaşındaki bir çocuk Ümran. Evi tepesine yıkılmış. Üstü başı toz içinde kalmış.
Yüzünde kan. Şaşkın gözlerle bakıyor objektiflere.
O günden beri fotoğrafı her yerde. Manşetlerde, haberlerde, sosyal medya paylaşımlarında.
Tıpkı Aylan bebeğin fotoğrafı gibi... Dünya kamuoyuna Suriye'de yaşananların vahametini bir kez daha hatırlattı. Ümran Dakneş, Suriye'de yaşayan çocukların temsilcisi haline gelerek ikonik bir nitelik kazandı.
Elbette böyle bir fotoğrafa kayıtsız kalmak mümkün değil.
Gazetelerin, televizyonların yayınlaması normal, hatta gerekli...
Fakat unutmayalım ki tekrar tekrar yayınlamak aynı etkiyi yapmayabilir.
Bilimsel araştırmalarla sabit:
Ümran'ın fotoğrafını olur olmaz yerlere koymak 'merhamet yorgunluğuna' yol açabilir. Trajediyi sıradanlaştırabilir. Başlangıçta duyarlılığı artırırken, fazla paylaşıldığında kayıtsızlığa neden olabilir.
***
Şampiyon anketi
İnternet sitesinde yapılan "Sizce 2016- 2017 sezonu Spor Toto Süper Lig Şampiyonu hangi takım olur?" anketi Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor dışındaki takımları destekleyenleri rahatsız etmiş durumda. Çünkü anket beş şıktan oluşuyor ve bu dört takım dışındakiler 'diğer' seçeneğinde belirtiliyor. Okurlar bunu 'ayrımcılık' olarak niteliyorlar ve haklılar. Bu neviden anketlerde ligde mücadele eden bütün takımlara yer verilmeli.
***
Sesli reklamlar
Okurların sabah. com.tr'deki reklam yoğunluğuyla ilgili şikâyetleri bir süredir azalma eğiliminde. Yaptıkları düzenlemelerle siteyi daha kolay okunabilir hale getirdikleri için Genel Yayın Yönetmeni İsa Tatlıcan'a ve reklam servisine teşekkür ediyorum.
Bu vesileyle, kendiliğinden açılan sesli reklamlarla ilgili şikâyetlerin devam ettiğini de belirteyim. Özellikle videolu haberlerde bu 'sesli reklam' haberin izlenmesini zorlaştırıyor. En kısa zamanda çözüm bulunacağını ümit ediyorum.