15 Temmuz darbe girişimi... Gecenin ortasında çakan bir şimşek misali karanlıkta gizlenen yüzleri görmemizi sağladı.
Teröristler köprüleri kapatmıştı, halk sokaklardaydı. Bu sırada New York Times sosyal medyadaki takipçilerine günler önce yazılmış bir makaleyi hatırlattı. Erdoğanfobi'nin bariz bir örneği olan bu makalenin başlığı şöyleydi: "Türk Lider Erdoğan Yeni Düşmanlar Ediniyor ve Eski Dostlarını Çileden Çıkarıyor." Müthiş bir zamanlama!
Telegraph, David Blair'in 'Türk ordusunun Türkiye'de laikliğin garantisi olduğunu' iddia eden açıklamalarının altını çizerek destekledi bu işgal girişimini. Pervasızca!
Fox News emekli asker Ralph Peters'in "Darbe gerçekleşirse İslamcılar kaybedecek biz kazanacağız" sözlerini başlığa çekerek ondan aşağı kalmadı. Darbe 'onların son umudu' idi!
Newsweek koroya katılmakta geç kalmadı. Olaylar henüz sıcaklığını korurken yeminli Türkiye düşmanı Michael Rubin'in 'Türkiye'de bir darbenin neden ihtimal dahilinde' olduğunu anlatan 24 Mart tarihli yazısını tekrar paylaştı. Rubin boş durmadı; hemen o gece New York Post için yeni bir makale kaleme aldı ve okurları 'Türkiye'deki darbenin aslında iyi bir şey olabileceğine' ikna etmeye çalıştı.
Vox daha da ileri giderek darbe girişimi nedeniyle Erdoğan'ı suçladı. Erdoğan'ın demokrasi ve laiklik için bir tehdit olduğu iftirasını işleyerek darbeci teröristler için PR yaptı.
Daily Beast, Sunday Express, Washington Post gibi diğer misyon gazeteleri Erdoğan'ın kaçtığına, Almanya'ya iltica etmeye çalıştığına dair asparagas haberler yaydılar.
***
Halk dünya tarihinde eşine az rastlanır bir biçimde tanklara göğsünü siper edince yabancı basının öfke okları bu kez de o kahraman insanlara yöneldi. Sanki darbeciler değil de darbeyi bastıranlar suçluydu.
New York Times bu insanları
'çeteler' olarak etiketledi ve kamu güvenliğine tehdit olarak gösterdi. Aynı gazete
Türkiye ile alakalı haberini sosyal medyadan "
Erdoğan takipçileri koyun gibidir; o ne derse yaparlar" cümlesini tırnak içine alarak duyurdu. Oysa haberde böyle bir cümle geçmiyordu.
BBC muhabirinin
'hükümet aleyhinde konuşacak kimseyi bulamamaktan' yakınan ve 'muhalif' arayan maili sızdı
sosyal medyaya. BBC yayınına çıkan bir
'uzman' dalga geçer bir biçimde
'başarılı bir darbenin nasıl yapılması gerektiğini' açıklayıp akıl verdi.
Gerçekler Independent'ı hoşnut etmemiş olmalı ki darbenin bir tiyatro olabileceğine dair komplo teorilerini yayımlamakta bir beis görmedi. Pek çok medya kuruluşu
Türkiye'nin Suriyelileşme yolunda olduğuna, iç savaşın kapıda olduğuna dair imalar yapıp durdular.
Yabancı medya kuruluşları cılız sesler dışında darbenin meşruiyetini tartışmak ve Türk demokrasisine destek vermek şöyle dursun;
darbecilerin yayın organı gibi davrandılar. Bunu yaparken meslek ahlakını yok saydılar.
***
15 Temmuz'un büyük kaybedenlerinden biri de bu medya kuruluşları oldu.
Gazetecilik yapmak şöyle dursun; birer propaganda aygıtına dönüştüler.
Dünya'ya ihraç etmeye çalıştıkları ve evrensel olduğunu iddia ettikleri medya etiğinin kendileri için bir değeri olmadığını ispat ettiler.
Türkiye'deki okurlar nezdinde zaten tartışmalı olan saygınlıklarını bütünüyle kaybettiler.
15 Temmuz, Türk medyasının yabancı medya ile kurduğu ilişkiyi sorgulamasını ve değiştirmesini gerektiriyor. Bu medya kuruluşlarının haberlerine şüpheyle yaklaşmamız ve on yıllardır süregelen
'bağımlı' ya da
'muhtaç' ilişki biçiminden bir an önce kurtulmamız gerekiyor. Gerek 'iç', gerekse 'dış' haberler konusunda.
Meslek standartları, etik değerler ve bölgesel haberler konusunda bu medya kuruluşlarına referans verirken 15 Temmuz gerçeğini aklımızdan çıkarmamalıyız.
***
MEDYADAKİ TERÖR ŞEBEKELERİ
Gaziantep'teki terör saldırılarında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyorum.
Bir kez daha gördük ki terör saldırıları medya için bir turnusol kağıdına dönüşüyor.
Avrupa'da yaşanan terör saldırılarından sonra bir kare bile dehşet fotoğrafı paylaşmayan gazeteler, internet siteleri, televizyonlar terör saldırısı Türkiye'de olunca iştahla üzerine atlıyor; ateşe körükle gidiyor.
Bu çelişkiyi ve düşmanlığı 'gazetecilik' ile açıklamak mümkün değil.
Artık biliyoruz ki olay yerinden kanlı fotoğraflar paylaşmak, ölenlerin ve yaralananların bedenleri üzerinden ajitasyon yapmak ya da halkı tahrik etmeye çalışmak medyayı terör örgütünün bir uzantısı haline getiriyor.
Bu gazete, televizyon ve internet siteleri halkın haber alma ihtiyacını değil, terör örgütlerinin PR yapma ihtiyacını karşılıyor.
Toplumu paniğe sevk eden, dehşete düşüren, öfke ve infiale sürükleyen görüntüleri hiçbir süzgeçten geçirmeden yaymak terörün ekmeğine yağ sürüyor. Tıpkı Cumhuriyet gazetesinin, T24 ve Diken sitelerinin yaptığı gibi.
Sadece görüntü paylaşanlar değil, yanıltıcı haberler yapanlar, terör örgütlerinin siyasi kanatlarına mikrofon uzatıp halkı manipüle etmelerine imkan tanıyanlar da aynı değirmene su taşıyor. BBC Türkçe bunu zaten hep yapıyor.
Güzel olan, alarm durumuna geçmiş bulunan okurların bu gerçeğin artık farkına varmaya başlamış olması. Sosyal medyada düzenledikleri
'görüntü paylaşma!' kampanyası bunu gösteriyor.
***
DEV AYNASI
Araştırma şirketi KONDA Kısıklı, Taksim ve Saraçhane'de demokrasi nöbeti tutan 1874 kişiye şu soruyu sormuş:
"Darbe girişimiyle ilgili ilk haberi nereden aldınız?"
İlk haberi
sosyal medyadan alanların oranı sadece
yüzde 9. Her 10 kişiden biri
bile değil.
Gazetelerin internet sitelerinden alanların
oranı onun da üçte biri; yani
yüzde 3.
Peki darbe girişimi olduğunu nereden öğrenip sokağa fırlamış bu insanlar. Ankete katılanların
yüzde 62'si
'televizyondan' öğrenmiş.
Yüzde 24'ü '
arkadaş, eş, dost, tanıdık haber verdi' demiş.
Kendilerini ve gazeteciliği sosyal medyanın dev aynasında gören meslektaşlarımız bu verileri doğru yorumlasınlar.
***
MAHREMİYET İHLALİ
yemeksepeti.com
Gazetecilerin Beslenme Dosyası başlıklı bir info-grafik yayımlamış. Gazete genel merkezlerine en çok sipariş edilen beş yemeği açıklamış.
'Geyik' değeri olmakla birlikte bu bir manipülasyon ve hak ihlali.
Sabah'la aynı binada çok sayıda dergi, gazete, televizyon ve destek birimi var. Sabah çalışanlarının hepsi bu internet sitesine üye değil. Hepsi internet üzerinden sipariş vermiyor; çoğunluk çevredeki merkezlerde yemek yiyor vs.
Yani veriler Sabah'ı temsil etmiyor.
Ettiğini varsaysak bile...
Bu istatistiği yayımlayarak yemeksepeti.com müşterilerinin güvenini suiistimal etmiştir.
Kolektif ya da bireysel olması durumu değiştirmez; bu verilerin açıklanması açık bir mahremiyet ihlalidir.