Halkımızın tarihin derinliklerinden çıkıp geldiği o gecenin görüntülerini tekrar tekrar izliyoruz. Korkunç bir trajedinin nasıl eşsiz bir destana dönüştüğünü görüyoruz.
İzlerken dikkatimizi çekiyor. Görüntülerin önemlice bir kısmı vatandaş gazeteciler ya da sabit güvenlik kameraları tarafından kaydedilmiş. Anlı şanlı savaş muhabirlerimiz, macera sever kameramanlarımız, birkaç istisna hariç, ortada yoklar.
Verilen mülakatlardan anlıyoruz ki bazılarını patronları evlerine göndermiş. Bazılarının ise hadiseden ancak ertesi sabah haberi olmuş.
Stüdyo yayınları, evet, son derece kahramanca ve başarılıydı; ama sokak yayınları için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Muhabirlerini teyakkuza geçirip alana yayılan aHaber'i saymazsak o gece medya sokakta, halkın yanında değildi. Fotoğraf makineleri ve haber kameraları olayların binde birini bile görmedi.
Bunun iki anlamı var. Bir: Her akşam bülten hazırlayan ya da 24 saat haber yayını yapan televizyonlarımızın muhabir kadrosu aslında yetersiz. İki:
Kritik zamanlarda uygulanacak bir acil durum planı yok. Her ikisi de kabul edilebilir değil.
Artık bu gerçekle yüzleşmemiz ve tedbir almamız gerekir.
***
15 Temmuz ilavesi
SABAH'ın geçtiğimiz hafta sonu yayımladığı 15 Temmuz Demokrasi Destanı ilavesi okurlarımızın takdirini kazandı. Onlarca tebrik, takdir mesajı geldi. Okurlarımız bu ilaveyi saklayacaklarını ve tekrar tekrar okuyacaklarını belirttiler.
Bazı okurlarımız başka eklerin de çıkabileceği düşüncesi ile o gece yaşadıklarını anlatan yazılar paylaştı. Bu yazıları ekin editörlüğünü yapan Salih Zengin ile paylaşıyorum. İlavelerde değilse bile yakında gerçekleşmesi düşünülen kitap projelerinde yer bulabileceğini düşünüyorum.
***
Özür!
Hıncal ağbi kendisine özür borçlu olduğumu yazmış. Nedeni: "Birinci kahraman, ikinci kahraman listeleri yaparken; kırılma anlarını sıralarken kendi medya grubunun, çalışma arkadaşlarının cansiperane mücadelesini hafifseme" demem. "Yazdım işte" diyerek konuyla ilgili ikinci yazısının ikinci kısmını paylaşmış. Benim bu yazıyı görmediğimi düşünmüş.
Hıncal ağbi haklı! Herhangi bir yazısını okumadığımı, yazılarını okumadan kendisine sitem edebileceğimi düşündürdüğüm için kendisinden özür diliyorum. Koridorlarda karşılaştığım ve "Hıncal abinin yazısını gördün mü; çok kırıldık" diyen meslektaşlarımıza da "Bakın, yazmış işte" diyorum.
***
Darbe terördür
Darbe girişimlerini haberleştirirken etik ilkeler nelerdir? Medya etiği öteden beri Batı odaklı referanslarla tartışıldığı ve Batı'nın böyle bir meselesi olmadığı için bu konuda bir külliyat oluşmamış.
Kanaatimce darbeleri ve girişimlerini haberleştirirken terör haberleriyle aynı etik ilkeleri uygulamak gerekir. Çünkü darbe kim tarafından ve hangi zincir içinde yapılırsa yapılsın bir terör eylemidir.
Bu çerçevede:
Gazeteciler darbecilerin propagandasına alet olmamalı, darbeciler tarafından hazırlanan yazılı ya da sesli hiçbir materyali kullanmamalı, okumamalı, yaymamalıdır.
Toplumda korku ve dehşet uyandırıcı ya da toplumu kamplara ayrıştırıcı yayınlardan mutlak surette kaçınılmalıdır.
Darbe haberlerinde özendirici, normalleştirici, dikkat dağıtıcı ve önemsizleştirici söylemler kullanılmamalıdır.
Medya darbecilerin kullandığı terminoloji ile arasına kesin bir mesafe koymalı, darbeciler tarafından üretilen kavramlara yer vermemelidir.
Elbette bütün bu ilkeler bizi doğruluktan, gerçeklikten ve adalet duygusundan uzaklaştırmadan uygulanmalıdır. Gerçek suçlular bulunmalı, yargısız infaz yapılmamalıdır.