Terör haberlerini doğru ve hızlı bir biçimde kamuoyuyla paylaşın; ama dramatizasyon ya da spekülasyon yapmayın... Abartmayın, çarpıtmayın, tahmin yürütmeyin. Doğruluğundan emin olmadığınız hiçbir bilgiyi okurlarınızla paylaşmayın.
Terör örgütlerinin reklam ya da halkla ilişkiler birimiymiş gibi davranmayın. Terör örgütünün amaçlarına hizmet edecek 'basın bültenleri' hazırlamayın, haberler yapmayın.
Terör örgütleri tarafından üretilen yazılı, sesli ve görüntülü materyalleri haberlerde kesinlikle kullanmayın. Terörün sesi olmayın. Terör mesajının taşıyıcısı ya da savunucusu haline gelmeyin.
Katillere 'özgürlük savaşçısı' muamelesi yapmayın. Eylemci, devrimci, gerilla, militan, milis gibi kavramları kullanmayın. Teröriste terörist deyin.
Terör örgütlerine bir fikir, amaç, kamusal kimlik ve önem kazandırmaya çalışmayın. Teröristlere dair dokunaklı hikayeler anlatarak terörü özendirmeyin, teşvik etmeyin.
Teröristin hangi ulustan olduğuna, hangi dili konuştuğuna, hangi etnik gruba mensup olduğuna, hangi dine inandığına bakmayın. Terörle herhangi bir aidiyet kümesi arasında bağ kurmayın. Terör tek millettir. Teröristler arasında ayrımcılık yapmayın.
Olay yerinden kanlı fotoğraflar yayımlayarak tam da terör örgütünün istediği gibi korku, dehşet ve umutsuzluk yaymayın; toplumda infial oluşturmayın.
Cenaze törenlerinden yakın plan çekimler yaparak; ağlayan, yas tutan insanların acılı görüntülerini ekrana ya da sayfaya taşıyarak; o insanların kişilik haklarını ihlal etmeyin.
Terörün sizi insanlığınızdan ve demokratik değerlerden uzaklaştırmasına izin vermeyin. Öfkeyle kalkıp zararla oturmaktan, genellemeler yapmaktan, dışlamaktan, bir grubu ya da topluluğu hedef göstermekten kaçının.
HAFTANIN NOTLARI
Bazı haberler 'eksik' oluyor. 15.03.2016'da Sabah'ta yayımlanan Ara Güler'e 'En İyinin İyisi' Ödülü haberinde olduğu gibi. Ara Güler'in hayatını konu alan The Eye of Istanbul (İstanbul'un Gözü) belgeseli Washington DC'de düzenlenen Bağımsız Film Festivali'nde 'Best of Best' ödülüne layık bulunmuş. Ödül Güler'e değil, hakkında yapılan belgesele verilmiş. Şu halde okurlarımız belgeseli kimin yaptığını merak etmekte haklı. Ve bu bilgilerin haberde olması gerekir ama yok. Yapımcılar: Ahsen Diner ve Umran Safter... Yönetmenler: Binnur Karaevli ve Fatih Kaymak. İsimleri haberde geçmemiş.
Bazı haberler ise ya güncel olmuyor ya da güncel olan kısmı haberde hak ettiği yeri bulmuyor. Örnek: 15 Mart 2016 tarihinde Sabah'ta yayımlanan Sıfır Diye Aldı İkinci El Çıktı haberi. Başlığı gören okurlarımız şarkıcı Safiye Soyman'ın başından geçen bu olayın beş yıl önce yaşandığını söylediler. Bu açıdan haklılar da. Zaten haberi okuduğumuzda da bunu anlıyoruz. Peki, yeni olan nedir? Şudur: Soyman arabayı satın aldığı şirkete açtığı davadan feragat etmiş. O halde başlığa bunun çıkarılması gerekmez miydi?
YAZARIMIZA İFTİRA!
İki yıl önce yazar Metin Savaş ile yaptığımız bir mülakatta "Türkiye'de şeytan giderek güçleniyor" demişti. Bu, elbette son derece sübjektif bir görüş... Fakat kötülüğün günden güne sıradanlaştığına ve yaygınlaştığına şahit olduğumuz da bir gerçek.
Bunun son örneği Sabah yazarı Hilal Kaplan'ın başına gelenler. Okur Temsilcisi'ne gelen şikayet mektuplarına göre güya Kaplan burada tekrar etmekten hicap duyacağım şeyler söylemişti ve bu sözler sosyal medyada gündem olmuştu. Bir Sabah yazarı nasıl böyle şeyler söylerdi?
Doğrusu, Hilal Kaplan o sözleri hiçbir zaman söylememişti. Hiçbir yazısında ya da katıldığı televizyon programında böyle ifadeler kullanmamıştı. Amacı itibar suikastı düzenlemek olan bazı müfteriler Hilal Kaplan'ın fotoğrafının yanına kendi çarpık zihinlerinin eseri olan o uydurma cümleleri yerleştirip yaymışlardı. Saf kötülük!
Bunun adı 'caps anarşisi.' İlgisiz ve kışkırtıcı cümlelerin yanına hedef alınan kişinin fotoğrafı yapıştırılarak sahte bir gerçeklik algısı oluşturuluyor. Bu yüzden, okurlarımız kulaklarıyla duymadıkları ya da Hilal Kaplan'ın yazılarında bizzat okumadıkları hiçbir şeye inanmasınlar.
Yazarımıza geçmiş olsun.
